29 Mart 2018

Pets: Wild at Heart


bütün canlarını ilk bölüme harcamışlar sanki. ikinci bölüm kısa görüntüleri o kadar ilgi çekici değildi. her türlü izlerim o ayrı. ilk bölümü bir harikaydı. zaten yavru köpeklerle giriş yaptılar gönlümü kazandılar. çok fazla teknik bir bilgi vermemişler. öyle güzel görüntüler çekelim demişler. bir iki bilgi verelim demişler. hepsi güzel olmuş. zaten kedi, köpek, kuş, hamster falan deyince akan sular duruyor. hepsi birbirinden şirin hayvanlar. düşük kulaklı tavşanı bile beğendim. tavşan da garip bir hayvanmış. bir de ülkenin hayvanlarının tipi o ülkedeki insanlara benziyor. şöyle derinden bakınca bunu her seferinde görüyorum, bu belgeselde daha da çarpıcı görülüyordu.

--- spoiler ---

.perudaki köpekleri serbest bırakıyorlarmış, sanki iyi bir şey ama bunu göstermek istemişler. tipler tam bir perulu gibi. bir tane baskın erkeğin tipi zaten inanılmaz. dişleri kavgada mı öyle olmuş bilmiyorum ama aynı perulu dedim. diğerleri de zaten biraz garipti.

.ilerici avrupalılar kedileri evde tutmuyormuş. dolaşmalarına izin veriyormuş. buna sahip tek evcil hayvan diyorlar. kedilerden biri duvar tırmanışı yapıyor, güzel de çekmişler. ölse gitse ne olacak? sanki özgürlük o kadar mühim bir şey. normalde perudaki köpekler birbirini öldürüyor diye haber yapmaları lazım ama öyle demiyorlar şimdi.

.çünkü yavrular var. yavru köpeklerin yastık savaşı ile başlatıyorlar. iletişim becerilerini böyle sağlıyorlar. oyuna davet, göbek gösterme, saldırma, pusma, artık ne ararsan hepsi var. pek de şirinler sağolsunlar.

.aynı şeyi yavru kedilerde de gösteriyorlar. bengal yavrusu kedileri oradan oraya hopluyor. bir de yavrulamış anne kedi var, vücut ısısını kaybeden yavrusunun çığlığına koşup bakıyor. süperler ona şüphe yok.

.japon kedi adasına gidiyoruz, oradaki anne aç, yavrusuna bakmaya gelen teyze de biraz oyuncu. yavru kediyi kanala düşürüyor. sonra çıkartıyor ama ağzını burnunu çemçürüyor, yavaş sevsin, resmen av gibi davranıyor. ne diyeyim bilemedim.

.japonya demişken kedileri ve tavşanları da aynı japonlara benziyor. o beyaz tavşan aynı japon dayım gibiydi. tipi falan andırıyor. ne dersen de. elemanların halleri garip, hepsi evcil ama içgüdüleri hala vahşi, zaten belgeselin gayri resmi konusu da bu yani.

.bir de düşük kulaklı tavşan vardı, onun şirinliği ve pofudukluğu karşısında diğerleri ne yapabilir bilmiyorum. benzer şekil hiç alıp besmeleyi düşünmem ama hamsterlar falan da harikaydı. bir de çölün tekinden toparlanıp çoğaltılmış özel bir tür kemirgen vardı, ağzında fındık fıstık depoluyor. evcil olsa da bundan vazgeçemiyor. plastik tünellerde kanser olup gidecek yavrum. esnek omurgasına selamlar buradan.

.sudaki köpek çekimleri çok acayipti, elemanlar eğleniyor. gezintiyi onların gözünden de güzelce çekmişler. hepsi bir harikaydı. hele köpek parkındaki dauna ve terrier oyunu falan da çok güzeldi. zaten oyuna başlatma hareketleri aynı, birbirlerini anlıyorlar.

.bir de uykusunda öğrendiği kelimeleri tekrarlayan muhabbet kuşu vardı. komik desen değil. kafayı yedirtmişler hayvana. bir kuşa o kadar kelime yüklenir mi? resmen yanmış gitmiş kafa. konuşmasını da dublajlamışlar, ona güldüm.

--- spoiler ---