9 Şubat 2017

Nocturnal Animals


renkleri, sahneleri, müzikleri insanın içini açıyor. giriş sahnesi vuruyor yüzüne yüzüne ama sonra kalıyor öyle film. sonundan beklentim büyüktü, hayal kırıklığı oldu. böyle düz romantik olsa, evlilikleri ne olmuş muhabbeti olsa tamam diyecektim de araya roman hikayesi eklediler, betimlemeler göndermeler falan iyidi ama sonucu kötü oldu. kötü derken havada kaldı, bir yere oturmadı. şöyle ahanda ben de sana bunu yaparım'dan öte bir mesaj bir şeyler beklediydim. mesajı alamayınca öyle kaldım. esas kadının yıldızı parlamış herhalde, arrival filmindeki oyuncuydu. polis rolündeki abimize de selam ederim. nerde psikopat rol var kendisi orada. keşke sadece onun hikayeyi bari bitirselermiş. bir yerden sonra esas hikayeden daha mühim gelmişti bana.

--- spoiler ---

.adam adaleti kendi elleri ile sağlayacak akciğer kanserli bir polis. ilkin bakışlar yargılayıcı, nasıl koruyamadın aileni diyor. sonra sen iyi adamsın diyor. biraz kafa karıştırıcı, olayların ortasında tipler silah doğrultulmuş sahneden kaçabiliyorlar. ne bileyim gerek yokmuş. düz işkence olsa o da gereksiz olurdu. belki korkak koca rolündeki adamı zorlasa iyi olabilirdi.

.şimdi adam kendisi hesaplaşıyor, adamı öldürüyor ama sonra kendini öldürüyor. bunu da anlamıyorum. havaya niye ateş açıyor? gelsinler bulsunler diye değil mi? kendi karnına niye sıkıyor? sanki yanlışlıkla yapıyor gibi ve ölüyor öyle. böyle bitiş olur mu be abi?

.hani güçlü değildim bakınız kendimi öldürdüm mü? iyi de saçma sapan oldu. elinde silah olduğu halde kafasına demiri yedi, hadi adamı öldürdün de kendini niye öldürdün? suçtan kaçmak içinse polis zaten suçu üzerine alacaktı. bari öyle bitirselerdi. akciğer kanserli ölümcül polis, adaletin yerini bulmasını sağlar ve ölür. böyle hiç hoş olmadı.

.hani yine ekleyeceksen son kısmı yine ekle. kadını yemeğe çağır ama gelme, tamam ona lafım yok ama içeriğindeki romanın bir sonu olmalıydı. sokayım öyle romana dedim, kadın haklıymış dedim. yazar mazar değilmiş dedim sonra güldüm.

.yine fena değildi, evliliğini, çocuğunu mahvetmiş bir olay var. bunları karakterlere büründürüp romana aktarmış. akciğer kanserli polis neye dalalet ediyor bir tek onu düşünüp bulamadım. vicdanının sesi falan mı nedir?

.giriş kısındaki löp löp yağ göndermesi, aradaki oklu boğa sanatı falan fena değildi. sanat tarihçisi hatunun yazar olmaya çalışan romantik ama güçsüz adamla evliliğini devam ettiremeyip, güçlü yakışıklı ve zengin kocaya varmasının hikayesi olmuş. bunun yerine bir sürü şey koymak istemişler ama bence koyamamışlar. 

.misal anne göndermesi iyidi, tek söylemde bitti. adamın hesaplaşması sadece roman üzerinden oldu, belki daha farklı olabilirdi. sevgi üzerine söyledikleri cümleler iyidi hoştu ama sonunda yemeğe çağırıp gelmeme tepkisiyle bitti. 19 sene geçmiş, bir kaç saat bekleterek mi hıncını aldı yani? romanla mı aldı? 

.kötü tipler de çok sinir bozucuydu. onlar da iyi oynamışlar. arabayı sıkıştırma sahnesi, devamı gelişimi, elemanların bulunduktan sonraki halleri falan hepsi insanı geriyordu. gerilimi falan iyidi o yüzden. işte izlenir bir film ama hayal kırıklığına uğradığım için çok fazla şey edemedim.

--- spoiler ---