14 Nisan 2017

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom


mesajı pek alamadım, sonunu sevemedim. doğa ortamı, evin ortamı, gölün ortamı hepsi güzeldi de bilemedim. öyle sıkılarak izlemiyor insan ama tiksinme ile ayrılıyor filmden, amaç insandan tiksindirmeyse başarılı film olmuş ama sanki mesajı farklıydı, döngüsel bir şeylerden bahsediyordu. artık ki-duk kim abimiz neyi anlattıysa onu allaha havale ettim. romantik demişler ama romantizm namına pek bir şeyler yok. yani olmamasına sevinerek, gülerek izledim ama filmin bir yere gitmemesine ayar oldum. mesajı falan olmalı, şaşırtmalı ya da bir şeyler olmalıydı işte. küçük çocuk rolünde oynayan piçe de çok fena sinir oldum. doğa görüntüleri için izlenebilir, az dialoglu kafa dinlemelik film için izlenebilir, fazlası yok sanırım.

--- spoiler ---

.güney korenin dağları mı burası? dağların ortasında göl, gölün ortasında yüzen ev, onun içinde keşiş ve bir oğlan çocuğu, ilk başkayan bahar böyle başlıyor. şifalı bitkiler toplamaya çıkan mal bir oğlan çocuğu kendisi. gidiyor balığa, kurbağaya ve yılana taş bağlıyor. ustası bunu görüyor ama öğüt vermek için ellemiyor.

.balık ve yılan ölüyor, kurbağayı kurtarıyor. ölen bir tanesi olursa senin de içinde taş kalır diyor. eh öyle de oluyor ama ne alaka, sen bu işi yaparken düzgünce öğüt versene, hem diyelim öğüdü verdin artık adam oldu.

.yok yani olduğu falan yok, hasta bir kız geliyor anasıylan, kıza hallenmeye başlıyor. uyurken meme elleme, gölde kızı keserken üzerine düşme, sonra allah ne versiyse çakmalar derken kızı iyileştiriyor. usta da diyor demekki senin şifan buymuş, gülüyoruz.

.kıza git artık "bırdan" diyor. oğlan da çok üzülüyor. usta diyor ki bu kadar tutku bağlanmayı getirir, bağlanmak da cinayeti getirir. eleman karı için kaçıyor ama gel zaman git zaman sonra karıyı öldürüp ustasına geri dönüyor, başka adamı sevmiş. cismani dünyada böyle şeyler olabileceğini idrak edememiş ve karıyı öldürmüş.

.ülen bunların hepsi sakat çocukluktan, eğitimden, büyüme ortamından kaynaklanıyor. insanlığa uzak gölün ortasında, gizemli, hikmetli ustanın elinden büyüyen mal insan anca bu kadar oluyor. neyse ki usta kendi hatasını fark etmiş olmalı ki kayıkla kendini güzelce yakıp öldürüyor.

.eleman hapisten çıkıyor, her yer donmuş. ustasının dişlerini çıkarıp buzdan heykelini yapıyor, kendini eğitiyor. bir nevi kendisi yeni usta oluyor.

.derken yine çocuğunu bırakmak isteyen yüzü kapalı bir kadın geliyor. bırakıyor çocuğu gidiyor, giderken buz deliğinin tekine düşün güzelce ölüyor.

.yeni ustamız veledi alıyor yanına kendisine de taş bağlayıp dağın tepesine çıkıyor. elinde de heykel ile dağın tepesinde meditasyonunu yapıyor, güzel görüntüler de kefaret için yetiyor mu yani?

.velet de büyüyünce aynı velet oluyor, tipini, gülüşünü, sesine soluğuna soktuğum veledi bu sefer balığa, kurbağaya ve yılana taş yutturuyor. sonra da film bitiyor. nedir bu şimdi? insanlık kötüye gidiyor demek ki? bunun kefareti yok demek mi? insan akıllanmaz demek mi? nedir yani? bu filmde hiçbir hayvana zarar verilmemiştir deselermiş keşke.

.kedinin kuyruğu ile yazı yazmak nedir abicim? yok mu fırçan falan? hayvan miyavlıyor falan, uysal bir şey ama eziyet. sonra öfkesi geçsin diye yazdığı yazıyı oyduruyor. bunu almaya gelen polisler de tutup sabaha kadar bekliyor. uyurken üstünü örtüyor. oyduklarını boyuyor. bu ne güzel romantizm böyle.

.elemanı alıp gidiyorlar, usta veda etmeden kayık kıpırdamıyor, hani güzel sahnelerdi bunlar ama ben feyz alamadım işte. allah affetsin.

--- spoiler ---