6 Aralık 2017

The Master


 scientology belgeseli de izlediydim ama çok benzetemedim. görüşlerini daha iyi anlatabilirlermiş. esas tipin oyunculuğuna laf yok. adam gerçekten kambur mu? gerçekten ağzı yamuk mu diye insan merak ediyor bakıyor, öyle bir rahatsızlığı yokmuş. yuh artık, nasıl oynamış. bildiğin baştan insan yaratmış deniyor da film sonunda ne anlatıyor ben anlamadım. sonu bir yere varmıyor. yarısına kadar falan ilgi çekici, bir şeyler olacak güzel bir eleştiri getirecekler diye bekleniyor ama bir bok olmadan öyle salak saçma bir surata nazır şarkı söyleme ile film bitiyor. arada güldürüyorlar, komik değil ama tiplerin içinde olduğu hal komik oluyor, fazlası da olmuyor. dengesiz müzikleri falan hoştu, standart müziklerini pek beğenmedim. zaten müzik başlangıcında bu arızalı bir film hissiyatı veriyor.

--- spoiler ---

.askerden dönen bir tip var. 16 yaşında bir kıza aşık olmuş. kendisi zaten her türlü daha büyük ya neyse buna niye giriyorlar onu anlamıyorum. askere gitmeden, gemilerle açılmadan önce kıza bekle diyor gidiyor, sonra senelerce ortalıklarda görünmüyor.

.asker dönüşü zaten tekrar kendine gelmesi çok uzun zaman alıyor, kafalar gidiyor. askerlik adamı bitirir eleştirisi yapıyorlar herhalde. bunları düzeltmek için özel kurumlar falan var, sonra iş güç bulup hayata kazandırmaya çalışıyorlar.

.fotoğrafçılık yapıyor, tarımla uğraşıyor, bir türlü tutunamıyor. oradan buradan kovuluyor, onla bunla kavga ediyor. sıkıntılı bir tip işte. üstelik de ayyaş. tam bir yerden kaçarken geminin tekinde cümbüş yapıldığını görüyor, dalıyor içeri, çekiyor kafayı öyle pat diye gemide uyanıyor.

.esas bıyıklı şişko abimiz de tarikat lideriymiş. kendisini filozof düşünür, şu bu diye tanıtıyor. düşüncelerini çok ele alamıyoruz. keşke onun filmi olsaymış. ruhun ölümsüzlüğü, insanı gaflet uykusundan uyandırdığı, önceki yaşamlarının farkında olarak önceki hastalıklarına çare bulabileceği, dolayısıyla bir kanseri iyileştirebileceğini falan söylüyor. ayak üstü atıştığı tipten bunu anlıyoruz.

.nedenler meselesi, arada salak saçma espiriler meselesinin göndermesini de anlayamadım. son kitabı da boktan imiş. adam kendi sistematiğini bile sürdürememiş ama tarikatın çökmesini beklerken koca bir okul işletirken buluyoruz. o geçişi de hiç anlamadım.

.esas elemanın bunları motorsikletle hedefe gidip gelme olayında bırakıp gitmesini de anlaamdım. casper filmi izlerken o devirde nasıl bulmuş etmiş, telefon edişini de anlamadım. rüyamda gördüm falan diyordu, o rüya mıydı? bir yerden sonra iyice koptum ama adam konuşmalarına da gönderme yaptı. yani ne bileyim sonu saçma sapan oldu.

.arrival'daki kadın burada da sıkıntılı kadın rolünde, tarikat lideri kocasının işlerini birlikte yapıyor gibiler. en azından içten idare bunda, sözcülük bunda. adamdan kurtulmasını istiyor. insanın diğer hayvanlardan üstün olduğunu savunan, daha doğrusu diğer hayvanlarla kıyaslanmayacağını savunan bu abimiz hayvan gibi olan freddie quell tipini seviyor. devamlı yanında olsun istiyor.

.taktiklerinden gözlerini kırpladan hızlı cevaplama olayı falan ilkin güzeldi ama film sonunda kadını becerirken bunu yapmaları komik oldu, göndermeli mi oldu? ne manası vardı ki? dalga mı geçtiler? ciddiye mi aldılar? oraları benim açımdan belirsiz kaldı. o yüzden bir şey diyecekseniz adam gibi deyin lan diyerek bitirdim filmi.

--- spoiler ---