31 Temmuz 2013

Europa Report


when we left earth the nasa missions belgeseline bakarsak aslında filmdeki olaylar çok abartı sayılmaz. görüntüleri tek kamera çekimli film listesine girecek şekilde çekmişler, aslında buna başka isim bulmak lazım. tek kamera değil de kameranın çektiğinin belli olduğu filmler falan gibi bir kategori yapmak lazım. kabin kameraları, kendi kameraları, mekiğin kameraları ya da röportajlar şeklinde görüntülerin bir europa raporu şeklinde toparlanması ile oluşmuş, üstüne müzik de bindirmişler. kendi içinden de müziği var. sonunu beğendim ama pek fazla para harcayamadıkları belli, beklenti olmadan uzaylı bir film izlenmek isteniyorsa iş görür.

--- spoiler ---

.ilkin haberleşmede problem çıkıyor, güneş patlaması nedeniyle. iki tanesi çıkıyor dışarı ve onarayım derken kapak çat diye açılıyor, birinin eli kesiliyor diğerinin üstüne zehirli bir madde bulaşıyor. eli kesilen kurtuluyor, zehirli madde bulaşan da uzayın derinliğine savrularak ölüyor. baktığın zaman çok saçma bir hadise, o kadar eğitim almış adamların yapamadığı işe bak diyor insan ama bunlar oluyor diye anlatıyorlar belgesellerde...

.daha sonra inişte problem çıkıyor ki aya inişte de problem çıktıydı nerdeyse vazgeçecekler idi. düşündükleri yere inemiyorlar, yaptıkları araştırmada pek bir şeye rastlayamıyorlar. iniş yapmaları gereken yere çıkayım gideyim diyor biyolog hatun. gidiyor ama geri dönmüyor. buz kırılması ve içine düşmesi biraz fazla fantastik olmuş ama sonunda görüyoruz ki buzun içinde kıpırdayan bir şeyler var. tabi ince buzdan nasıl radyasyona tahammül ediyor? nasıl ısısını koruyor bunlar hep havada kalıyor.

.neyse bu olaylar olduktan sonra kalkalım bari bulduğumuz bu bilgileri dünyaya ulaştıralım diye karar alıyorlar ama kalkamıyorlar. motorlarda sorun çıkıyor ve inmeleri gereken yere çakılıyorlar. çakılırken komutanları mürettebatı kurtarmak için koltuğundan kalkıyor ve çakılışı yumşatıyor ama kendi ölüyor. kaldı mı üç?

.ikisi tekrar giysilerini giyiniyor ve motorları tamir etmek için çıkmaya hazırlanıyorlar. önden çıkanı hop buz yutuyor yine canlı bir şeyler olduğu intibasını alıyoruz buradan. kalan sevgili rus mühendiz abi de o halde iletişimi onaralım bulduklarımızı yollayalım. yaşam destek parçaları ile bunu yapabilirim diyor. bir anlamda bilim için kendini feda etmenin tam hali. bulduklarını aktaramasalar bir anlamda boş yere ölmeleri meselesine vurgu yapılmış oluyor.

.bunu yaptıktan sonra buza gömülmeye başlıyorlar, iki dakikada o kadar bilgiyi aktarıyorlar nasıl oluyorsa artık ve buza gömülür iken sevgili uzaylımız bir kare görünüyor bizlere. nedense makinaya benzetmişler, ışığı falan var. kolları demirden bir ahtapot gibi bir şey. 

.bu şekilde de film bitiyor işte, bilme kendini feda eden tipler olmuş oluyor ve uzaylıları bulmuş oluyoruz. binlerce şükür... arada açıklamları görüntülerdeki zenci abimiz gerçekten aynı lafları belgeselde de ediyor idi. europa'da balık tutmak isterim gibilerinden bir laf. diğerlerinin var mıdır gerçek bir bilim insanı kimliği bilemiyorum ama bu şekilde gerçekçilik de katmışlar. saçma sapan sorunlar da gerçekçilik katmış diyelim ama tabi böyle de olmayabilir. insan gibi gidip gelebilirler de... hatta insana ne gerek var. robotların halledeceği hale gelmeden zaten gidemeyiz oraya.

--- spoiler ---