7 Nisan 2015

Exodus: Gods and Kings


bizim musa peygamberin hayatına pek benzemiyor. detayları falan ne kadar hatırlıyorum bilmiyorum ama kabasını da çok benzetemedim. farklı bir tarz verelim demişler, hele hele nuh peygamberin filminden sonra bu kafada film yapalım demişler herhalde ama o film kadar bir felsefesi yok. hatta pek bir felsefe alamadım. orta yerinde bir türkü duydum, bildiğin türkçe ama ilkin nece lan bu diye insan bir düşünüyor. öyle bir hoşluk yapmışlar niyeyse. aslını astarını araştırmadım ama hem türkü çok güzeldi hem şaşırtması güzel oldu. aksiyonları falan da yerli yerinde filmin ama işte senaryo namına insan masaldan başka pek bir şey bulamıyor. hele hele uzaylı parmağının olması şu anlatılanlardan çok daha mantıklı geliyor insana...

--- spoiler ---

.olayları biraz gerçekçiliğe oturtmaya çalışmışlar. böyle ikiye yarılan deniz denilince göz önüne gelen bir sahne yoktu mesela ama firavun o denizde boğulmalıydı. bize öyle anlatırlardı mesela. ta oradan başlıyor ayrılıklar.

.tanrının tatminsiz velet şeklinde görünmesi de yorumlama mıdır? gece yanan ateş, gündüz bulut şeklinde olmalıydı. elçi gibi diyorlar, belki bir nevi melek gibi ama musa peygamberin tanrı ile hoşbeş etme sahnesini atlamışlar. tur dağıdır, nurudur falan, bir ara bir parlaklık oldu ama herkese parladı.

.musa peygamberin allahsız tavrı güzeldi, dik başlılığı falan da iyidi. on emrin yazılmasına eğer bunlara inanmıyorsan yazma diyor velet de işte hepsi, tüm bunların hepsi musa peygamberin kafasının ürünü demeye getiriyorlar. belli ki ondan pek sevilmemiş olmalı film ama işte tam böyle de demiyor çünkü inanca gönderme var bir sürü. adam inananlardan oluyor. iki arada kalmış, tarafını belli edememiş.

.sevimsiz ırk, israiloğulları ise yine ezilen halk rolünde. her şeyleri onlar yapmış. mısırın mirasçıları resmen adamlar, ne iyi varsa onlar yapmış. diğerleri de kötü hehe. bu basitlikte bir esas hikayesi var mesela o hiç olmamış. musa peygamberin kendini yahudi olarak görmemesi meselesi de inceden inceye işleniyor.

.tanrısını sorguluyor, birlikte büyüdüğümün insanların acı çektiğini görmeye alışkın değilim diyor. tanrının azabını sorgulaması iyidi yine hadi, kurunun yanında yaş da yanarken velet çıldırıyor artık sanki kendisine bir şey olmuş gibi... azap meseleleri bu yüzden temelsizdi. gelişi gidişi belli değildir. yıldırma taktiği ile başlıyorlar, erzak falan yakıyorlar ama timsahlardan itibaren doğa olayları, kızıla boyanan nil, kurbağalar, sinek, sıtma şudur budur derken bir gece karanlığında çocuklarına ilişiyor.

.senin tanrın diyor firavun ramses, ne biçim bir tanrı ki masum çocukları öldürüyor diyor. bu tanrıya nasıl taparsın diyor. musa peygamber de bizimkilere ilişmedi diyor. böyle cevap mı olur lan? filmin en iyi lafı buydu, hele hele ramses fena değildi ama işte üstüne düşen klasik kötü rolünü de oynamış.

.tabi tüm hikayeler bunlardan türediğinden bunlar tekrar sayılmaz aslında. bir kere düşmanını gördüğün yerde öldürürsün lan, ikisi de birbirini öldürmekten kaçınıyorlar resmen. kardeş olarak büyümüşler falan filan ama bir söylentiye kardeşini sürgüne gönderiyor mesela ama öldürmüyor. diğeri bin bir zahmetle dönüyor sürgünden boğazına dayıyor kılıncı ama yine öldürmüyor...

.ra idi herhalde babalarının adı, sevgili haşmetmeap kardeşlere bir kılınç çifti veriyor. başından sonuna kılınç duruyor. denizi kurutan bile kılınçtaki özel uzaylı gücüdür arkadaş. ne bileyim bildiğin uzaylı işi, çocuk şeklinde görünmeler. doğa kontrollü afetler falan filan derken insan antik uzaylı kuramına daha çok inanıyor böyle şeyleri görünce.

.aykırı bir peygamber sevgili musa ama yine de hikayesindeki abartmalar ile böyle bir din oluşumunu düşününe insan bir garip oluyor. ibrahimin allahından başlıyoruz meseleye, dönemin rakip tanrıları var mesela. mısırlılar içinde bir sürüsü var, hepsi ile kafa kafaya mücadele edince ve bunun bilgilerini tarihi bilgilerden, kutsal metinlerden okuyunca allahı her şeyden tenzih edemiyor insan. bir dönem cidden pek bir bokuna pürüsüne karışmış bu insanoğlunun ve yüzünü ekşitmiş...

--- spoiler ---