16 Aralık 2012

Stranger Than Fiction


pek tatlı bir film, tavsiye edilir. senaryosu da pek güzel, çok aşırı komik yerleri yok ama tebessümle izlenebilir yani, hoşluk veriyor başından sonuna. güzel de kurgulanmış, yerli yerinde her şeyi. müzikleri bile pek tatlı. esas kızımız da öyle, esas adamımızın tipini pek bir itici bulsam da filme iyi gitmiş. hikaye içinde hikaye tarzında diyelim.

--- spoiler ---

.ilk sunucu gibi geliyor, sanki böyle yukardan biri izliyor gibi bir olay dönecek gibi oluyor bu esas adamın sesi fark etmesiyle birlikte ama daha sonra anlaşılıyor ki kendisi bir roman karakteri imiş. romanlarında karakteri öldürerek bitiren sıyırmış bir kadın yazarın karakteri. onun sesi ile roman yazılma anlarında olayların olurken tarif edilmesi gibi bir garip hadiseyi yaşamaya başlıyor.

.vergi memuru, kurabiyeler yapan bir mükellefine gelir ve bir aşk yeşermeye başlar ta en başından beri. işin romantik kısımları da pek hoş, gitarlar aklını başından alma sahnesi de pek tatlı. gitar çalma muhabbeti de hoş.

.takıntılı bir abimiz, sayıyor her şeyi. zaman tutuyor. zaten saat meselesi ile başlayıp saat ile bitiriyorlar. mucizevi bir şekilde kolundaki bir damarı saatinin yaptığı basınç ile ölmekten son anda kurtarıyor. böyle ufak takıntılar meseleleri de pek tatlı idi.

.öleceğini bilen bir karakteri yaşatma isteme meselesi de güzel bir dokunduruş idi. roman süper olmuş, ölümü kabul et diyor adama dastin amca. hehe bakınca acayip tabi ama eleman romanı okuyunca çok beğeniyor ve ölümü kabul ediyor. ondan sonra da arızalı yazar öldürmeyen allah öldürmüyor şeklinde devam ediyor.

.fantastiklik meselesini bu kadar olağan karşılamaları yerine daha güzel bir açıklama getirebilirlerdi belki, ne bileyim kapıyı çalıyor ve ben onun baş karakteriyim diyor. şizofreni diyorlar arkadaşım şizofreni. ilaçla uyutsalar böyle film olmazmış tabi. hayat garip.

--- spoiler ---