13 Ocak 2013

The Art of Flight


çekimler-görüntüler pek tatlı, snowboard ile alakam olmamasına rağmen beğendim ama sonlara doğru biraz sıktı. müzikler de güzel idi ama onlar da fazla geldi. sonlardaki müzik daha iyi idi ama kurtarmaz tabi. yavaş çekimler falan baya baya güzel olmuş amma velakin sadece bu sporu (nasıl sporsa artık) sevenlere yönelik çekmişler. hafiften fazlasını yapacak gibi başlamışlar ama yapmamışlar. manzaralar için bile izlenir ama tabi bunun için bir saat yirmi dakika uzun bir süre. tam olarak belgesel sayılmaz yani.

--- spoiler ---

.önce ilk elden hayatı deneyimlemek lafı ile başlıyorlar. hani bilgisayar başında oturmayın, oturmaya mı geldik bu dünyaya der gibi... amma velakin oturup izlenecek bir ürün yapıyorlar, hehe anlıyorum da ne bileyim garip geliyor bana. tabi izleyip de gaza gelen sonra koşup snowboard yapan var mıdır bilemiyorum. okan bey'in vakti zamanında sokağa çıkın mesajını vermek için sabaha kadar tv başında oturtması gibi hehe. 

.neyse ikinci sinire dokunan mevzu ulan bunlar prof imiş, tamam belliler ama bu kadar benzinin parası kimden çıkıyor. tüyü bitmemiş yetimin hakkı ile eğleniyor ibneler. hem kıskandım hem sinir oldum. sonuna kadar başlarına bir şey gelsin diye dua da ettim ama sadece birinin çenesi kırıldı o kadar.

.başta çıkan yazı yüzünden kesin biri ölür diye de ummuştum ama kimsecikler ölmedi malesef. adamlar uça uça bir hal oldular. dağlara saygı göstermek ve çığ muhabbeti de ilgi çekici idi ama tabi onu da sadece kaydık kaymadık muhabbeti çerçevesinde yaptıklarını, ilk denemede başarısız olan elemanın sinirinden anlamak mümkün.

.eh hepsini bir araya getirince neyin belgeseli oldu şimdi bu? ne öğrendik dersek... pek bir şey değil. adamlar adrenalin patlaması yaşadı ki bağımlısı olmuş pezevenkler biz de kös kös yerimizde oturduk izledik işte olay bu. o dağlar, o kar görüntüleri falan bir harika tabi ona laf yok. diğer çekimleri de pek güzel yapmışlar onlara da laf yok.

--- spoiler ---