18 Nisan 2014

What the Bleep!?: Down the Rabbit Hole


kişisel aydınlanma mı diyorlardı bu türe? öyle bir belgesel tadında bir şey. güzel laflar da var mesnetsiz çıkarımlar da var. özünde bilimsel bilgiyi alıp elimize hayata dair bir felsefe vermeye çalışmak bana manalı gelmiyor. hele metafizik meseleler ile bilimi böyle harmanlamak hiç mantıklı değil, ayrı oldukları için anlamlı aslında. şimdi yeni yüzyılımızda kuantum fiziği ile bu köprü sağlanacakmış. bu tipler de kuantumcu abiler-ablalar oluyor herhalde. aydınlanmışlar ve biz fanilere ışık saçıyorlar. yersek tabi... (bu arada iki saati geçkin bir süresi var.)

--- spoiler ---

.özüne karşı çıktığım için içinde edilen aslında doğru lafları da savunamıyorum. ha bu kadar laf içinde doğrusu olmasa o şaşırtıcı olurdu zaten ama öncelikle her şeyleri dayandırdıkları kuantum fiziği meselelerine değinmek lazım. bir kere bu dünya için işleyen bir sistem değilken nasıl mevcut yaşanılan dünyaya geldiğini insan anlamıyor. zaten süreci de anlatmıyorlar. iyi düşünün, niyet edin olur demeye getiriyorlar. bir nevi inanç, bir nevi din işte. ötesi değil.

.şimdi durup düşünelim ve kuantum fiziği meselesindeki manyaklıklara bakalım, gözlemci dünyayı değiştirir diyorlar. bunu da çift yarık deneyindeki gözlemin elektronların hareketine etkisinden yola çıkarak yapıyorlar. benzer şekilde hem hızını hem konumunu ölçemezsin diyordu başka bir görüş, onda da gözlem yapmak elektronu ya belli bir hıza ya da konuma sabitliyordur herhalde. şimdi gözlem yapmak tamamen etkisi bir metod mu? buna hiç girmediler. ihmal edilebilir değerde etkilerden bahsetmişlerdi sanki başka bir belgeselde ama yine de en can alıcı noktayı atladılar geçtiler.

.hadi diyelim gözlem yapmak hiç bir şekilde etki etmeyen bir metod ile yapıldı, bu halde sormak istiyorum madem sonucu değiştiriyor, nerden biliyoruz lan bunu? gözlemediğimiz zaman duvardaki desenden cevabını duyar gibiyim ama yahu duvarın kendisi de bir gözlem değil midir? bu sorularımı bir kuantum fiziği bilen birine sormak isterim, eğer bir anlamı varsa tabi. sonuç olarak kendi dedikleri ile tutarlı olduklarını düşünmüyorum.

.hele kuantum diyarlarındaki bilgiyi alıp bunu gerçek hayata uygulamak ise inanılmaz saçma geldi bana, bir ara çok moda idi bunlar. şimdi pek duymuyoruz ama niyet ve düşünce ile gerçeği değiştirirmişiz, ortak bilinç ya da bize verilen bilgileri kabullendiğimiz için gerçek böyleymiş, yok efendim bağımlılıklarımız beyindeki kimyasalardan ve davranışlardan geliyormuş. sadece düşünceyi değiştirerek her şeyi değiştirebilirmişiz. bildiğin saçma bir kurgu bu, her şeyi değiştirirsen düşünceyi değiştirirsin gibi bir şey aslında.

.yani tersinden bakmak lazım, düşüncenin somut hayattaki varlığı hakkında bilgi de yok, beyin sinyalleri ya da yok efendim nerdeyse utanmasa su bükücü diyecekler, bunlardan bahsederek bir şey açıklamış olmuyorlar. adam suyu düşünerek mi şekillendirmiş? yedik mi? kesin vardır bir bit yeniği... diyorum ki bu işlerin kolay yolu yok, çalışacaksın ve her şey düzelecek. öyle inanç meselesi yapıp, niyetinle her şeyleri başaracağın gibi bir mantık veriyorlar ki inanılmaz yanlış bir şey.

.daha önce de duyunca ilgimi çekmişti, tekrar duydum ve yine merak ettim. rastgele sayı üreten bir aygıta insanların niyetleri ile belli bir şekilde rastgeleliği etkilediğini savunuyorlar. bunu ilk elden test etme imkanı vardır herhalde. nasıl bir makinadan bahsediyorlar bir ara ya ayarlayıp ya da ne bileyim bilgisayardan bile oluyorsa denemek isterim, ha adamlar deney yapmış nesine inanmıyorsun diyorlarsa, nesine inanayım arkadaş. tesadüftür falandır filandir.

.içimizdeki tanrı, evrenle birleşmek, toptan bir olmak gibi fikirleri, ha bir de hepimiz bağlıyız fikrini yine kuantumun en acayip dolanıklık meselesinden açıklıyorlar ya insanı üzüyorlar. ne bildin? hani nerde? adam tüm doğa üstü işleri bununla açıkladı nerdeyse. dizilerde fantezi dünyasında izlemek keyifli de bu abiler gerçek sanıyor bunları, o fena.

.dolaşıklı meselesi yine kuantum düzeyinde işleyen bir şey idi. nasıl olduğu çözülememiş bir meseleyi hepimiz bağlıyız diye ifade etmek çok manasız geldi bana. neyine bağlıyız arkadaş. apayrı ve yalnızız işte, bir kişi bulsan anlayacak öp de başına koy. gelmiş hepimiz bağlıyız diyor. iyi hissetmek istiyorsak bunu diyelim, böyle sanalım da hani nerde?

.olumsuzluklardan ya da olmayan şeylerde ya da aksini ispat ile gelsen eminim derken ki, yeterince niyet etmedin, pozitif düşünmedin, bilincini genişletmedin falan filan. aynı inanmayan göremez, allah dilediğini saptırır tadında bir şey. dine bu kadar bok atarak, yine din kurmalarına da üzüldüm şahsen. sonuçta büyük kısmı kelli felli bilim insanı gibi duruyor. materyalist abilerin gözünün yağını yiyeyim.

--- spoiler ---