23 Nisan 2017

The Autopsy of Jane Doe


son dönem izlediğim korku filmleri içersinde en iyisi, hani gizemli olmasını da güzel yapmışlar. gizemi de güzel açıklıyorlar. germesi, olayların akışı, olup bitenler de büyük ölçüde yerli yerine, şöyle böyle olmalıydı diye pek bir şey diyemiyorsun. ha zorlayınca hepsine deniyor ama o kadar olur. esas tipler de gayet iyi. baba, oğul ve kız arkadaş var. yan rolde şerif ve polisler, öyle üç beş kişiyle bir evde halletmişler. görüntüler zaten güzeldi. tema müziğini de güzel bulmuşlar. dram yazmamasına rağmen dramını güzel veriyor. pek tatlıydı işte herbir şeyi, iğrençliği falan tadında yapmışlar. ha otopsi sahnelerinin hepsi zaten iğrenç ama ne bileyim bir yerden sonra insan alışıyor. ben pek beğendim, tavsiye ederim.

--- spoiler ---

.ilk gariplik evlerinin altında bir morg olması. baba oğul adli tıp uzmanı, işkolikliği biraz abartmışlar. devamlı çalışıyorlar. şerif de bunlara çözemedikleri vakayı getiriyor herhalde. gecenin bir vakti tutup ceset getirmezler yoksa.

.neyse ilkin garip bir cinayetle başlıyorlar. herkesler birbirini kesmiş gibi. dışardan müdahale yok, içerdekinler dışarı kaçmaya çalışmış gibi ama hepsi ölmüş. bu evin de filmi çekilebilirmiş aslında. derken polis evin bodrumunda kadının cesedini buluyor. gözler falan gitmiş, çok uzun zaman önce ölmüş gibi ama ölüm sertliği yok, vücudunda hasar yok. böyle bir ceset işte.

.alıyorlar getiriyorlar bunları, baba hemen işe başlıyor. oğul da kız arkadaşı ile takılacaktı. sırf bunun için dönüyor babasına yardım ediyor. anneleri öldükten sonra böyle olmuş. oğlan bu işi istemiyormuş ama babasını pek seviyor. zaten ikilileri, iş üstünde falan gayet iyidi.

.neyse başlıyorlar otopsi yapmaya, olaylar garipleşiyor. radyo sesleri morg kapaklarının açılması, aynalarda insanlar görülmesi. hafif hafif doz artıyor derken karıyı kestikçe ortalık karışıyor. vücudunun içinde yutturulmuş bezler, felç eden çiçekler. en sonunda derisinin kendisine işlenmiş işaretler buluyorlar.

.bezi katlayınca incile gönderme alıyoruz hemen. incil kökeni olmasa olmazdı tabii. oradan kadının cadı olduğunu anlıyorlar. 17yy'da kuzeyden gelmiş kendisi. belki diyor babası, ona bunları yapmaları bu özellikleri verdi. artık kim bilir ne olduysa, babası güya kendini feda ediyor.

.burada biraz hikaye yalpalıyor. adamın canını aldıkça kadının gözleri açılıyor gibi yapıyorlar. grililkler falan gidiyor ama adam beni öldür diyor oğluna, öldürdüğü vakit yarım mı kalıyor? o halde niye gözleri tekrar gri olmuyor hemen. en sonunda gri görüyoruz. hepsi ölünce sayılmaz yani.

.tabii adam oğlu için anlaşma yapıyor ama cadının anlaşmaya ihtiyacı olmayabilir, zaten bu şekil takılmak istiyor olabilir. ona lafım yok, canlanmak istemiyordur. adamı kandırmıştır. adamın acı çekmesiyle de oğlunu kandırmıştır. neşteri basmış kalbine, polisler bunu görünce birbirlerini öldürdüler şeklinde anlaşılıyor. o yüzden böyle bir açıklama olabilir.

.tabii polisler iş bittikten sonra geliyor. özellikle fırtına ortasında sabit hattan telefon ediyorlar. hani klasik fırtına var, korku gecesi, telefonlar çekmiyor. ehe mehe derken, sabit hat var lan diyor. o da tam sesi iletemiyor ama bir terslik olduğu belli değil mi?

.iş bitmeden geldiler oğlan bari kurtulur mu diyoruz, oğlanı da yine cadı kandırıyor. babasının ölüsünü görüp aşağı düşüp ölüyor. yani hepsinin ölmesi güzel oldu aslında. bakınca biri kurtulsa daha salakça oluyor ama yine de böyle işte durum.

.cesedi kasabadan uzaklaştırıyorlar, yoksa parmağı oynuyor. komadaki hastaların ayağına bağlanan zil meselesi de iyidi. ölülerin canlanması (hayalen bile olsa), kızla dalga geçmişlerdi, beter oldular. film çok hızlı aktı hakkaten. sağolsunlar.

--- spoiler ---