29 Aralık 2017

Blade Runner


yine başka bir kült abartılmış eser ile karşılaştık. otuz küsür yıl sonra devamı çekildi diye hatrına izlediydim ama pek bir pişman oldum. film dar alanda üst üste insan yığıntısı ve yağmur şeklinde geçiyor. geniş açıdan bir görüntü alamamışlar herhalde. gelecek tasavvuru yakın zamanda, uçan arabalar şunlar bunlar. hani fazla da hayalci olmamak gerek demek. eldeki monitörler minik, şimdi monitörler büyüdü ridley abi. konu desen yok yani, tetikçi var. devamlı bir kovalama gibi bir şey var ama kovalama da yok. amaç ne felsefe ne ben anlamadım. gelecek tasavvuru adına saydam yumurta kaynatmalık göstermelerine takıldım. yönetmene bol ışık, bol sıvı vermişler. şöyle ortaya çeşit attır demişler. araya salak saçma bir romantizm, az biraz çıplaklık ve işte film olmuş, kült olmuş. en üzücü yanı bir sürü sahne devamlı izlenilmiş gibi. diğer filmler bu filmden almışsa vay onların haline. müzik desen ilk enterasan olacak gibi başladı, sonra iyice kötü oldu. adam ağız burun kırık geliyor uzanıyor, başlıyor saksafon çalmaya. bu ne lan?

--- spoiler ---

.neresinden tutayım bilemedim. felsefe olsa yine anlayacağım. en son adam niye ölmesine izin vermedi? harrison abimizin de yapay mı olduğunu anladı? eğer öylese niye dört seneden uzun yaşıyor? nedir mevzu?

.adam özlü söz söyleyeyim öleyim der gibi elinde güvercin, diğer eli de ölmeye başlamış çivili şekilde tetikçisini kurtarır ve tüm zamanlar yağmur damlaları gibi zamanda yok olacak der ve ölür. bu mudur yani? mesaj bu mu? felsefe bu mu? bana yetmedi.

.yapay insan genetik meselelerle açıklıyorlar. psikolojik bir test ile de bunun insan ya da robot olduğu anlaşılıyor. hepsini yapmışlar ama dört senelik bir hayatları var. sebebi belli değil. parlak olan hızlı yanar diyerek açıklıyorlar güya ya neyse işte. 

.bunları uzak gezegenlere keşfe göndermişler, aralarından asilerden biri çıkmış geri dünyaya gelmiş. dört yıllık ömrüne çare arıyor. ulan eğer zekise bunlar, bilimde arasana çareyi, adamlar yapsa yapardı herhalde. dört senelik insan için ettiğin masrafa değiyor muymuş ki? 

.sırf olay olsun diye ömür kısa muhabbeti çakmışlar. sonra yaratıcısı ile karşılaşma eklemişler, o da çok gereksiz. adamın gözlerini hangi felsefe ile çıkarıyor. yanındaki yardımcı bilim insanına da bir iki cüce verelim onlarla ambiyans yaratalım demişler.

.yüzünü gözünü boyayan karı, parande atarak adamı öldürmeye çalışıyor. düz gelsene birader, nasıl bir manyaksın sen? niye böcek gibi ölüyorsun? ben bunlarda ne felsefe buldum ne başka bir şey. yönetmen kendini tatmin etmiş sadece. nasıl kült olmuş onu anlamak zor.

.en malca durum da şu adamların ömrü dört sene, hala öldürmeye çalışıyorlar. biraz güvenliği arttır sonra dört sene bekle ölsünler işte. en büyük güvenliği en başta yapmışsın da bilinçli yapmamışlar ki kısa ömrü. salak saçma bir şey olmuş böyle iyice.

.romantik hikaye desen götünle gülersin. işin beyninin yanındaki karıya test yapıyor robot çıkıyor. meğer o anı aşılanmış, kendinin yapay olduğunu bilmeyen bir robotmuş. adamla muhabbetler, görüşmeler falan derken şak diye sevişmeye başlıyorlar. kapıyı tutuş, karıya öp beni dedirtiş falan inanılmaz yapay ve saçmaydı. ne ara aşık oldun lan?

.işler bitip de bunun yanına gelmesi, sevgili batterstar galactica adama abimizin karı kaldı ya yaşasın gibi söyleyişinin tekrarında kaçışları da gereksizdi. hikaye gelecekmiş de gelememiş otuz sene beklenmiş gibi. ne diyeyim bilemedim.

.bu kadar karanlık, güneş göremedik. dark city gibi bir şey anlatacaklar. bir şey çıkacak sandık ama yok öyle bir şey. güneş niye yok? geniş çekim niye alamamışlar. zaten komple maket, büyüğünü mü yapamamışlar dertleri neymiş anlamadım.

--- spoiler ---