10 Kasım 2014

The Giver


ben filmi beğendim, konusuna benzer üç beş filmden parçaları birleştirmişler gibi olmuş ama yine de izlemesi keyifliydi. anlatımı da hoştu. müzikler de konu içinde güzel bir yere sahipti. gelecek dünyası, insanların kontrol altında tutulması ya da yeni toplum modeli tarzında filmlere ek bir film olmuş. türü seven beğenir, öyle çok şaşırtmacalı bir şey olmuyor ama yine de sonu da hoş. belki biraz daha uzatsalarmış hikayeyi daha iyi olabilirmiş. sonu itibariyle yeni sorular geliyor insanın aklına ama öyle devamı falan da olmaz tabi, film burada bitmiş.

--- spoiler ---

.gelecek dünyasında insanları kontrol altına almışlar. birbirlerini yemesinler diye ilaç vermişler, tek tip giydirmişler. özel mülkü, çocuk sahibi olmayı, aileyi falan her bir şeyleri dağıtmışlar. ikizlerden birini öldürüyorlardı, beğenmedikleri çocukları da öldürüyorlar anladığım kadarıyla ama öldürdüklerinin farkında değiller. savaşları, nefreti, öfkeyi falan kaldırmışlar ama düzeni korumak için de çok abartı kurallar uyguluyorlarmış.

.şimdi tüm dünyanın anılarının tek bir kişide toparlanması nedir? anı sınırı nedir ve ötesindeki ev nedir? içinde insan var mıdır? varsa onlar kimdir? anı toplayıcısı sınırı geçince niye herkes tüm dünyanın anısına sahip oluyor? bir de tüm dünyanın anısı derken youtube videoları mı? sanırım vimeo'daydı, uzay doğulu bir bebeğin yağmur ile tanışması. arada onu da gördük.

.ortak hafıza olarak düşününce haklılar tabi, dili şekillendirmişler. artık ilaç ile hissedilmeyen duygulara karşılık gelen kelimeler falan yok, görseller yok, olaylar yok. bunları kazandırmış olabilir ama hepsi birden video izlemiş gibi olması pek de manalı değil. hem sadece görsellerden de ibaret değil.

.müzik meselesi de burada özellik arzediyor, piyano ile tanışma sahnesini pek beğendim. müzik ile tanışması da tatlıydı. kızı anılardan birinden öğrenmiş piyanoyu, nedense bir tek onu saklamışlar herhalde ve oğlana çaldı, çok beğendi haliyle.

.görsel anlatım olarak tek güze hayatı tercihen renksiz çekilmiş kısma eklemişler. arada eleman renkli falan görüyor, farklı bir eleman ama işte bunlar da pek farklılıkları sevmiyorlar. anı toplayıcısı görevine uygun olduğu kolundaki benden de belli. nasıl bir genetik mühendisliği ise hepsinde aynı benden çıkartıyorlar demek.

.özünde giver abimiz ki kendisi pek tatlı konuşuyordu, kızının ardından ben bu oyunu bozarım demiş ama genç, kuvvetli birini beklemiş. eleman da gelince bilgileri ona aktarıp insanlara anılarını geri vermişler. bunca yıldır uğraştıkları düzen de bozulmuş böylece. tabi neden böyle bir anı depolama işini içerde tutuyorlar diye sorarsak hemen cevabını verdiler. gerektiğinde yaşlıların bilemedikleri meseleleri geçmiş tecrübeler vasıtası ile çözmek içinmiş.

.şu durumda her şeyleri tasarlamışlar ama bu anı toplayıcı tiplerinin kontrolünü sağlayamamışlar. o pek olmamış. öncesinde kontrol programı uygulanabilirmiş, her an durdurabilecekleri bir metod bulabilirlermiş. 

.bir de kızcağız meselesi var. kendisi ilaçlıyken nasıl oğlana güvendi? tamam arkadaştılar falan ama biraz duygu yüklemesi falan mı yaptı? o kadar ilaç yedikten sonra bir şeyler hissettim diye diye öldürülüyordu az daha... başka yere gönderilme meselesi de iyidi bu arada. öte dünya dememişler de başka yere... bulutların üzerindeki düz dünya algısı da güzeldi. diğer kısımlarla araya daha çok mesafe koysalar iyimiş tabi.

--- spoiler ---