16 Şubat 2017

A Monster Calls


filmin çizimleri, görüntüleri falan çok iyidi. ağır dramı var ama güzel bağlamışlar. hikayeler içi hikaye, hepsinin de toplam bir manası ortaya çıkıyor. yani insan hayatı olarak değerlendirince bir yerde mümkün gibi görünüyor ama film kitap uyarlaması olunca bir yerde eh işte diyoruz. tabii bu güzel işlediklerini değiştirmiyor. dramları da güzel işlemişler, güzel de gerçekçi bir yere bağlamışlar. insan bir an oha hakkaten lan diyor. bir insan evladı bunu der diyor. yaratıklı teyzemiz artık büyük anne rolünde. veledin tipini de özenle seçmişler, ilk karede zaten bir sıkıntısı olduğunu anlıyoruz.

--- spoiler ---

.hikayesi aslında pek basit, anası kanserden ölen bir oğlanın dramı. işleri iç içe hikaye yaparak güzelleştirmişler. bunu da anasının baştan beri veledinin psikoojisini korumak adına hikayeleştirdiğini görerek anlıyoruz. kadın herhalde hasta olduktan sonra çocuğa hikayeler anlattı. o hikayelerin esas fikri de hayatın gerçeklerine dairdi. iyi adam kötü adama ya da mutlu sonlara dair değildi.

.sonunda da belki gerçeği söyletme meselesi buradan orataya çıktı. artık yoruldum, ölmesini istiyorum dedi velet. insan yok artık diyor. baştan beri inanmadığını söylemesi de üzücüydü ama annesinin ölüm döşeğinde iken artık ölmeni istiyorum demesini bekledik, o kadar manyaklık yapmadılar. onun yerine son sarılışını vererek gitmesine izin verdi dediler. eh aynı kapıya çıkıyor sayılır ama kadının canavara bakışı da iyi iş yaptın tarzındaydı.

.yani toparlama olarak oldu denebilir, gerçekçi bakış açısı da güzeldi. zaten filmin giriş sahnesi ve müziği falan çok iyidi. adamlar güzel çizmiş, güzel birleştirmiş. daha ne olsun yani? hatta tam aradığım versiyonu bulamadım, filmden kestim yükledim: ahan da buraya.

.baba karakteri de ayrı bir olaydı. kadını bırakıp gitmiş ama herhalde hasta olmadan öneymiş. velet kendisini amerikaya götürecek zannediyor ama yerimiz yok diyor. lan sen nasıl babasın yani? ne demek yerimiz yok? yine gerçekçi ve garip yapmışlar.

.büyük anne karakteri sert bir kadın olarak tasarlamışlar. annesinin ölümünden önce koşup çocuğu bulup alma sahnesi iyidi. treni beklerken sarılmaları falan hoştu. zaten kilitli odayı da kendisine ayırmış, duyarlı bir insan evladıymış. boş yere yaygara koparmış. zaten bir odasını ve asla şaşmayan saatini de parçalamıştı.

.okulda bunu dövüp duran veletlerin olayını çok anlamadım. fark edilmek için dayak mı yiyormuş? artık seni görmüyorum dediği an son hikayeyi anlattı ve çocuğu hastanelik etti. şimdi tabii bu kadar ızdırap içersinde fark edilme olayı pek olmadı ama okul hayatı devam ettiğinden onu da sokalım demişler.

--- spoiler ---