22 Şubat 2015

Kaguyahime no monogatari


bana biraz ağır geldi film, ağır akıyor en azından. japon abilerin kendi masalı ve ağır kültür anlatımı var. bir sürü saçma sapan kültürleri varmış, dişleri falan boyamak nedir mesela onu hiç anlamadım. çizimler sulu boya efekti miydi neydi? öyle bir şeyler yapmaya çalışmışlar herhalde. güzel görünen kısımları da var böyle yeter artık denen kısımları da var. pek içli sahneleri de var, hafif gülümseten sahneleri de var. bana ağır bir dram, kadının yeri ve önemine göndermeler, evliliktir, soyluluktur, şehir hayatıdır, köy hayatıdır falan derken biraz içimi baydı işte. sonu da idare eder.

--- spoiler ---

.bambu ağacından çıkan bir oyuncak bebek misali kızcağız ile başlıyoruz filme. sevgili bambucu baba işinde gücündeyken karşılaşıyor. elinde eve götürüyor, derken karısına ulaştırınca normal bebek haline geliyor. süt anne aramaya giderlerken kadının sütü geliyor, çıkartıyor göğsünü emzirmeye falan başlıyor.

.normalden hızlı büyüyor tabi bizim bambucuk, etrafta çoluk çocuk var, köy hayatı yarı çıplak hepsi, koşuyorlar oynuyorlar şudur budur yapıyorlar ama prenses belli bir yaşa gelince babası bambularda kıyafet ve para buluyor. bunu da prenseslere yaraşır bir hayat sürdürülmesi gerekliliği olarak algılıyor ve şehre taşınıyorlar.

.tam da arkadaşları ile güzel bir yemek yiyeceğinin arefesinde şehre gidiyorlar ve şehir kısmı başlıyor olayların. nasıl prenses olunur, adab-ı muaşeret (tabi japonlarınki), giyim kuşam falan filan derken kızcağızı dönüştürüyorlar. kato falan çalmayı seviyor, ufak tefek zevkleri falan oluyor öyle alışıyor gidiyor ama kıza talipler çıldırıyor.

.önce en zengin beş kişi geliyor talip oluyor, şunları bunları yaparım diye atıp tutuyorlar. prenses de madem bulup getirin onları diyor. çılgınlar gidip aramaya çalışırken deliriyorlar, bazısı sahtekarlık yapmaya falan çalışıyor. bir tanesi ölüyor. prensesimiz üzülüyor hep bunlara.

.derken olaylar imparatorun kulağına gidiyor, o da talip oluyor. impartora perdeler ardından bakmak değil de gidip sarılmak serbest herhalde. görüşmeye gelince tutuyor sarılıyor bizim prensese ve içinden alın götürün beni burdan diye yalvarıyor. ay halkı da sesini duyup geliyor alıyor prensesi.

.göz yaşları sel oluyor tabi, babası seni mutlu etmek için yaptık falan diyor ama işin başından beri iyiye gitmediği belli. neden oturup insan gibi konuşmazsınız da bu kadar dram yaratırsınız diye ben sinir olurum böyle şeylere.

.çocukluk aşkı diyelim, ağabey dediği ortaya karışık bir tipi önce hırsızlık yaparken gördü, filmin sonunda da tekrar kırlara açıldığı vakit tam da onların geri döndüğü vakte denk geldi ve görüştüler, havalandılar uçtular falan derken ayı görüp denize çakıldılar, rüyaymış dediler ama rüya olmadığı malum. öncesinde bunların gişini de benzer bir rüya ile görmüştü. arada hırsızlık yaparsın demesine takıldım bir tek, ha açlıktan yapıyorlar anladık da çiftçisin ulan.

.neyse bunlar hazırlanmış, ay halkı gelecek prensesi götürecek ayın 15'de. tatlı müziklerle geliyorlar. attıkları okları çiceklere dönüştürüyorlar. herkesleri uyutuyorlar ve prensesi götürüyorlar. veletler karşı atak olarak içli çocuk şarkısına başlıyorlar, anası ve babası ayılıyor bu şarkı ile prenses de biraz kendine geliyor. durum yapmayın, dünyada hazlar ve acılar da vardır falan filan demeye kalmadan her şeyi unuttan giysiyi takıyorlar sırtına ve aya dönüyorlar. film de burada bitiyor hehe.

--- spoiler ---