28 Temmuz 2017

King Arthur: Legend of the Sword


filmin müzikleri harika, sırf bu yüzden artı iki puan koydum kafadan. yoksa hikayesinde sonunda pek bir numara yok. hele hele ingilizlerin kendini sıvazlaması kısımlarına pek bir uyuz oldum ama işte hızlı akışı, arada komiklik çabaları filmi kolay izlenir kılıyor. ilkin atlar insanlar oyundan fırlamış gibi geliyor ama aksiyon artırttıkça göze hoş geliyor. artık adam devamındaki savaş sahnelerine odaklamış kendini, yavaş çekimler, excalibur'un olayları derken işte şu kral arthur muhabbetini seven kişinin seveceği hale getirmişler. bu kadar aksiyonlu, bu kadar espirili elbette değildir de, adam kendi yorumunu katmış. taşa saplanmış kılıç için de güzel yorumlama getirmişler, beğendik izledik bitti.

--- spoiler ---

.kral arthur'un hikayesinde kayığa koyulma olayı var mıymış? onu tam hatırlayamadım. hikayelerde hep ortak nokta, nerdeyse adeta bir musa. 

.kahraman babası, büyük saldırıyı excalibur ve sevgili atı sayesinde kazanıyor (atı heder ediyor tabii, yazık ona) ama kardeşi arkadan krizler geçiriyor. daha işler soğumadan şak diye tahtı elinden alıyor.

.kötücül ahtapotlu karılarla anlaşma yapmış. sevdiceğini kesince adama özel güçler veriyorlar. arthur'un babası ile başka türkü kapışamazmış zaten. derken babası yenilir, oğlunun gözü önünde öldürülür. kılıcı havaya atar, kendisi de ölmeden önce tam ensesine kılıç gelsin diyerek durur ve şak diye taşa döner. meğer taş babasıymış. babasının üzerine basıp çekip çıkarmış kılıcı.

.derken oğlan kerhane çalışanları tarafından bulunur, büyütülür. şak diye büyür, kerhane güvenlik görevlisi mi olur? dövüşen arkadaşları olur. kendince ekibi olur işte, hafiften lider ruhlu, korumacı bir eleman olur.

.derken sular çekilir, taştaki kılıç ortaya çıkar. bir huzursuzluk ortalığı kaplar. pislik amca karakteri gücüne güç katmak için kuleyi tamamlamak zorundadır. zaten önceki savaşı da o başlatmıştır. iyi niyetli büyücüleri öldürmüş. en kötüsünün güç kazanmasına yardım etmiş.

.ordular kafa kafaya girer diye düşünmüştüm. ilkin böyle iki saniye savaş gösterdikten sonra buna girmediler. müttefik lordlar ordular falan demeden, üç beş kişi olarak biz hallederiz dedi. önce kulenin inşaatını yavaşlatmaya çalıştı, sonra saraya baskınlar, sonra suikast girişimler falan derken işler pek yolunda gitmedi. utopia elemanı öldükten sonra kılıcı falan attı, nehirdeki kadın gidip getirdi. onsuz bir geleceği gösterdi falan derken tekrar savaşmalara karar verdi. sarayı basacağız edeceğiz derken, pislik amca hızlı çıktı. çocuğu ve büyücü kadını kaçırdı.

.kılıç ve arthur'un teslim edilmesi karşılığında hayatlarını bağışlayacak idi. sonra büyük yılanlar falan derken ne olduk oluyoruz. yani madem öyle baştan yapsanıza kardeş bunu değil mi? 

.işte arthur'un kılıncı kabullenmesi, gücünü denemesi menemesinden kendi arkadaşları için savaşmaya geçti. amcası ile kafa kafaya girdi. neyse ki seni ben yarattın falan diyebildi. az daha kaybediyordu ama babasının ona geçmişten mesajı varmış. eski hatırladıkları ve kılıcın gösterdikleri arasında gözden kaçırdıkları varmış. kral olarak bunların hepsine vakıf olduktan sonra işi halletti, iyiler kazandı ve pek memnun olduk.

.ta ki viking'lere diz çöktürene kadar. hiç vikingler diz çöker mi lan? ben koca britanyalıyım falan diyerek hiç diz çöker mi? tamam pislik insanlar olarak göstermişler. tamam çocuk kölelik falan yapmışlar ona lafım yok da, pis ingilizlere de bu kadar sıvazlama bana çok geldi.

--- spoiler ---