bu sefer de kahvaltının bir kısmını sevgili yunus kardeşler ile yaptım. belgeselin karanlık çekimlerinde pek bir şey belli olmuyordu. hareketli çekimler fena olmamış, yunusların üzerine mi takmışlar kamera falan, öyle bir şey. arada yavaş çekimler de vardı. öyle süper enstantaneler yoktu ama yine de sıkılmadan izleniyor idi. öyle araya yunuslu, sümsük kuşlu bir belgesel istenirse iş görür.
--- spoiler ---
.sümsük kuşu değil de galetler mi ne diyordu, yazılışı nasılsa artık. sümsük kuşu deniyor imiş. düblaj yaparken niye aratmazlar da türkçe ismini demezler anlamak zor. baştan sona nerdeyse sardalya avlarını izledik, geçen balığın ismini unuttuydum galiba. 15kmlik sürü yapabiliyormuş bu sardalya denen canlılar. gelen geçeni de besliyorlar, beslenme çılgınlığı diye bölümler vardı bbc belgesellerinde, çok daha kaliteli idi onlar tabi.
.sümsük kuşlarının kafasında hava yastığı var imiş. onu yeni duymuş olabilirim. suya 30 metre yukardan çarpınca böyle korunuyorlar imiş. hehe beton etkisi aklıma geldi de şimdi bahsini açmayalım bu mevzunun.
.neyse ilkin küçük bir sürü yunus ile takılıyoruz, yavruları falan var. devamlı diplerinde yüzmeleri gerekiyor imiş. küçük bir sardalya sürüsü derken daha sonra 3bin yunus büyük bir sardalya sürüsüne yol alıyorlar. köpek balıkları falan var, kaplan köpek balıkları yunus yavrularını hüpletiyorlar imiş. öyle de bir yavru kayboluyor. tüm aksiyon bu kadar.
.ilginç bilgilerden sayarsak, yunuslar beyinlerinin yarısı ile uyuyorlar imiş. tek göz uyku gibi bir şey. devamlı nefes almak için yarım açık bilinçte olmaları mevzusu yani. iletişimleri üzerine çok muhabbet dönmüştü ama adamlar hafiften çözmüş gibi yazmışlar. tabi varsayım hepsi, kendine özgü sesleri hatta isimleri bile olduğunu söyledi. bilemedim artık o kadar da zekiler mi?
.süt olsun diye mürekkep balığı yerler imiş de o sahneleri falan hiç göremedik. o kadar anlat anlat, avlamalarını çekeme, kötü tabi. o kısmı toptan çıkarsalarmış keşke.
--- spoiler ---