2 Mart 2016

Human


pek beğenmedim, hani böyle kendini kaptırıp belgeseldeki insanların gözlerine inanırsan belki bir anlam ifade edebilir ama benim gördüğüm özenle seçilmiş insan tipleri idi. ciddi ciddi bu tipleri seçmek için büyük zaman harcamış olmalılar dedim. insanlığı temsil eden bu kadar mı insan var? ya da gen havuzumuz bu mudur? bir kere sıradanlığı dışarda bırakmış, uç hikayeler alınmış. sıradan tipler dışarda kalmış ve ahanda insan budur denmiş. insan bu değil, insan daha sıkıcı olmalı ama işte o vakit belgesel hiç izlenmeyecekti. haliyle samimi bulmadım, pis fransız işi işte. adamlarda gram samimiyet yok. uruguay başkanının konuşması hoştu, adam öldürmekten hoşlanan tip acayipti. bundan gayri göz akı sarı olan tipler vardı bolca, insan gözlerine bakmaya korkuyor.

--- spoiler ---

.gözyaşı aşağı gözyaşı yukarı olmuş, abartmadan kullansalar iyimiş ama bu kadar ağlak filmin sonunda da gördüğüm en tiksinç gülümsemeye sahip baş örtülü bir kızcağızı koymuşlar. gülücük evrenselmiş de gülecekmişiz. hadi ordan.

.fakirlik muhabbetleri ağırlıktaydı, zengin tipler de serpiştirmişler ama tabii ağlak hayatlar bunların ve insan bir an şaşırıyor. madem zengin ile fakir arası bu kadar çok, neden bu çaba? neyin mücadelesini veriyorsunuz arkadaş. madem bu kadar isyanlısın ne diye her gün o yataktan kalkıyorsun? ilk kendisine kızmış olsa bu kadar sürünmezdi diyorum.

.ha empati yoksunu, hayat hakkı tanımamak gibi mi oluyor bu? bilemedim ama aklım almıyor. şu belgeseldeki kötü hayatların binde biri benim başıma gelse çeker giderim arkadaş, öyle hayat mı olur lan? açız diye ağlıyor suratını büyük bir karasineğin yemeye çalıştığı kadın! bu nedir? 

.zaten zencilere hep sinek eşlik etmiş, fransız sömürgelerinin renk tonundan bolca kullanmışlar, aman ne insancıl, ne insancıl.

.uruguay başkanı olmuş abimizin laflarını da şöyle not edeyim. tamamen katılmıyorum ama güzel konuşmuş, güzel yerlere parmak basmış. kendisi diyor ki: "Uruguay'ın başkanı olmam önemli değil. Bu konu üzerinde çok düşündüm. Tek kişilik bir hücrede 10 senemi geçirdim. Yeteri kadar vaktim oldu... Bir kitabın kapağını açmadan 7 yıl geçirdim. Bu bana düşünmek için zaman verdi. Keşfettiğim şey şudur ki: Ya hiçkimseye yük olmadan, az ile yetinip mutlu olursun çünkü mutluluk içindedir yada hiçbir yere varamazsın. Yoksulluğu savunmuyorum. Sadeliği savunuyorum. Ancak sürekli büyümek isteyen tüketici bir toplum icat ettik. Büyüme olmazsa, bu üzücüdür. Gereksiz ihtiyaçlarla bir israf dağı icat ettik. Sürekli almalısın ve atmalısın. Boşa harcadığımız hayatlarımız aslında. Birşey satın aldığımda, yada siz birşey satın aldığınızda, karşılığında para vermiyorsunuz. Verdiğimiz aslında vaktimizdir. O parayı kazanmak için harcadığımız vakit. Arasındaki fark yaşamı satın alamazsınız. Yaşam akıp gider. Hayatı boşa geçirmek özgürlüğünü kaybetmek korkunç bir şeydir."

--- spoiler ---