10 Eylül 2012

The Invisible


boş vakti bile öldüren filmlerden, harcanılan zamana değmedi. başında bir şeyler vaad ediyor ve son çeyreğine girilene kadar da bir şeyler olacak sanılıyor ama yok yani sonu pek bir saçma, zorlama drama sahneleri, zorla dialogları söylettirilmiş gibi bir sürü sahne var. olayların akışına oturmayan, yok artık bu kadar da olmaz dedirten saçma sapan işler de var bir sürü. şurası çok iyidir diyecek bir yeri de yok. izlenmez yani...

--- spoiler ---

.pek başarılı ama evdeki baskılardan sıkılmış çok kuul bir gencimiz var ki bu zaten kendi başına kötü bir şey. esas oğlan biraz kalbur üstü oynamış belki ondan o kadar kötü gelmiyor ama yine de kötü. biraz ölü ozanlar derneğinden bir şurdan burdan konular toparlanmış gibi.

.çünkü devamında da ghost adlı filmimizden sahneler görüyoruz gibi oluyor. yarım ölüyor arada kalıyor, bir şeylere dokunduğunu gösteriyorlar ama dokunamıyor da falan biraz basite indirgemişler olayları. hayvanlar hissediyor gibi.

.herhalde filmin en saçma sapan yeri kızın elemanı nasıl duyduğunu açıklamamaları, açıkladılarsa da ben anlamadım. çok mu duygusal oldular ondan mı? silahla vuruldu da sekerata mı girdi son kısmı ondan mı iyice anladı olayları. sırf bu mu yani? iki saat duygusal yakınlaşmalardır ottur boktur ne demeye gösterildi peki.

.bir de saçma sapan alttan alta sınıf vurgusu falan bile vardı yani o derece. karakterler, kötü kızımızı tekrar iyi yapmaları ya da ne kadar kötü olsa da çok iyi bir abla falan şeklinde vurgular da hoş olmadı. normalde grilik iyidir de bunlar çok net grilik yaptılar.

.sonunda da kız ölmese çok daha kötü olacaktı film belki ama kızın o şekilde saçma sapan ölmesiyle daha bir kötü oldu. biraz akıl mantık, göz nizam ile öldürseler daha iyi olacaktı. milyon tane şey var yani neyse işte. gereksiz bir film, izlediyseniz yazık ettiniz siz de.

--- spoiler ---