2 Şubat 2017

Arrival


güzel filmmiş, kurgusu çok tatlı, müzikleri çok hoş. adamlar yapmış. son kısım için daha fazla bir şeyler bekliyor sanki insan ama mesajları ağırmış, kadının tercihi biraz acayip. gelecek bilgisi, zaman kavramı ve dil bilimi üzerine güzel laflar ediliyor. bilim kurgu hikayesine de pek özenmişler. gizemi bittiği vakit biraz daha sürsün istiyor insan. uzaylı görüntüleri, gemileri, dilleri, her şeyleri pek orjinal görünüyordu. adamlar üzerine pek düşünmüş gibi ama tabii niye ahtapota benziyorlar demekten de kendimi alamadım. uzaylı olsa ahtapota benzer şeklinde bir teori vardır kesin. belki mesajlı dialoglarını artırabilseler daha iyi olabilirmiş. çok fazla aksiyon yok, dialog yerine olay koyalım demişler ama derinden gelen mesajları tatlıydı, daha fazla olsa da izlenirdi.

--- spoiler ---

.dil meselesi çok acayipti. zaten esas kahraman dil bilimci olunca böyle bir şeyler bekliyorduk. diyorlar ki bu uzaylı kardeşlerin dili lineer (çizgisel) değil. böyle olunca zaman kavramı onlar için farklı oluyormuş. bir nevi tanrısallar, zaten teknolojileri de çok acayip, hafif yumurtamsı taştan bir gemi, yerçekimi falan yemiş bitirmişler. silahlanmamışlar, tüm olayları iletişim.

.sıkıntıları da 3bin yıl sonrasıymış. insanlara yardım etmek istiyorlarmış çünkü 3bin yıl sonra insanlar onlara yardım edeceklermiş. tabii bunun için 12 tane gemiyle niye gelmişler? hepsi yapbozun parçalarıymış. artık dillerini kim çözerse diye böyle bir yatırım yapmışlar.

.sen 12 gemiyle dünyaya inersen (yayılırsan) içlerinden biri saldırmaz mı? filmin aksiyonu da buydu. çin uzaylılara saldırmaya karar veriyor. uzaylı kardeşlerimizle hepsi iletişim kurmaya çalışıyor ama çin yöresel oyunları ile iletişim kurar iken silah teklif ettiklerini düşünüyor. dünya milletlerini birbirine kırdıracaklarını zannediyorlar. işin aslı bu da güzel bir hikaye olabilirdi ama mevzu o değilmiş. zamanın bilgisini vermek istemişler.

.evrensel dil getirmişler. yuvarlak simgeler üzerinde bir dil. mürekkep balığı misali yazılıyor. görüntüsü tatlı, düşünce tatlı ama tabii çizgisel olmamak ne demek? eğer öyleyse bizim dil bilimci esas kadın nasıl dili çözüyor?

.dil mi beyni şekillendirir yoksa beyin mi dili yaratmıştır? bu konuda araştırmalar varmış. bunlar üzerine güzel bir film yapmışlar ama şimdi kadın çizgisel dilin şekillendirdiği beyin ile nasıl bu dili algılamış? algıları açıldıktan sonra da nasıl geleceği görebilmiş? bu konuda tatmin edici bir açıklama gelmedi maalesef, düşünce  güzel de nasıl tatmin ederlerdi onu da bilemiyorum açıkçası.

.fizikçi abimizin kocası olacağını da biliyorduk ama hikaye içi hikaye olarak filmin başında kanserden ölen kız gelecek hikayesi imiş. uzaylı gelişinden sonra birlikte çalıştıkları fizikçi abimiz ile evlenip, hannah adında bir kız yapacaklar ve üzerine bu kız hasta olup kadının elinde ölecekmiş.

.adam bu bilgiyi bildiği için zamanla kadından soğumuş ve terk etmiş. kaldırılması zor bir yük ama geleceği bilseydin yine aynı şeyi yaşar mıydın sorusuyla da böylece bitirmişler. kadın evet diyor, tekrar bildiği inanılmaz bir şekilde evlat acısı çektiği geleceği yaşamaya devam ediyor. ha diğer yandan geleceği bildiği için gelecek değişse o vakit de paradoks olurdu. uzaylı kardeşlerimiz bu konuda bir yuvarlak simge üretmiş midir bilemiyorum.

.bir de tabii patlama meselesi var. ordu içersinde kendi işini görmeye çalışan bir tayfa. hem de amerikan ordusu içersinde... olacak iş değil. hadi bu oldu diyelim. sevgili zamandan ber-i uzaylı kardeşlerimi bunun olacağını bilmiyor muydu? niye diğer uzaylı zarar gördü? başka bir durum mu vardı? neden engelleyemediler? 

.tabii gelişleri ile sonucu baştan biliyorlarsa onlar için pek heyecansız olmuştur. böyle de bir durum var. diğer yandan esas kadının performansı var, kaderi bilme meselesi böyle işlemiyordur herhalde ama buna hiç girmediler.

--- spoiler ---