31 Ekim 2017

Human Universe


şu brain cox denen malı pek beğenmiyorum ama ta 2014'de bir belgesel daha yapmışlar. ben yeni gördüm, fena değil gibi duruyor. en azından konsept güzel. tabii bolca evrim diyecekler. adnan hocamın sinirini bozacaklar, artık kim haklıysa o kazansın. beş tane bölümü varmış, hepsine tek sayfa yeterlidir. görüntüleri, müzikleri tabii hoş. sunucusu biraz daha şöyle delikanlı biri olsaymış daha iyimiş. insanlığın maymundan uzaya nasıl çıktığını anlatıyor gibi ama aslında kendini sıvazlıyor işte bolca. tabii baktığın zaman dünya üzerinde atomdan müteşekkil olup da bunu arkanda bırakıp uzaya çıkmak da önemli bir hadise, ha ötesine bakarsan hala aynı evrendesin, paraleline de geçersen o vakit daha iyi olur. şimdilik bir marsa gitsinler de biz izleyelim.

e01:

--- spoiler ---

.ilginç bilgisi insan aklının ortaya çıkış meselesiydi. tabii tamamen götünden atmış gibi pek bir bilimsel dayanak vermedi ama rakamı hatırlamıyorum. belli bir süre döngü ile dünyanın yörüngesi daha elips hale geliyormuş, bu da mevsimlerde daha büyük çalkantı yaratıyormuş. mevsimler de böyle olduğu vakit insan aklı coşuyormuş.

.akıl derken, evrimsel olarak beynin büyümesi meselesine girdi. eldeki örneklere göre mevsimlerin değişik olduğu zamanlar beyin kapasitesi artmış, çeşitlilik olmuş. hani hep güllük gülistanlık olsa hala maymun olacakmışız gibi konuştu. tüm bunları da koca koca gezegenlere, hepsinin yörüngelerine ve birbirleri ile etkileşimine bağladı ki güzel bir bakış açısı idi. 

.en baştan beri maymun meselesi var ona lafım yok. dil ve yazı meselesi var ki sadece bilginin birikimi olarak aktardı ama hepsini mümkün kılan aslında bu. mızrak yapmak ile başlattı ama sanki öyle değil gibi. ha taşa bakıp olmayan bir cismi üretmek de soyut akıl göstergesi ama taşı araç olarak ceviz kırmaya kullanan maymunlar olunca, o vakit o kadar da özel bir şey olamıyor sanki. iki taşa bakıp da ceviz kıracağı düşünmek de benzer olabilir.

.onların birbirine aktarımı daha sınırlı iken insan aktarım konusunda aşmış, sonra kendini aşmak durumunda kalmış gibi bir hal almış. en azından benim anladığım böyle. tüm bunları düşünmeyi sağladığı için kendilerini tebrik ettim. öyle salak salak sırıtmadan sunsa daha çok ederdim.

.son kısımda uzaydan gelen bir elemanı bekliyordu, oralarına çok bakamadım. salak salak tripler, aynı laflar. bölümün özü benim için zaten az önce anlattığım idi.

--- spoiler ---

e03:

--- spoiler ---

.şu abilerin gece ayini mi? gece şarkısı mı? o güzelmiş. çok özel bir şarkıymış. pek kayda alınmamış. abinin teki 1940'da almışlar. onu da voyager'a koymuşlar. uzaylılar için şarkı yapmışlar, uzaya koyalım da mesaj olarak iletelim diye düşünmüşler, isabet olmuş. 

.bunun haricinde pek dişe dokunur hoş bir bilgi yoktu. yine goygoyculuk yaptı. yok efendim şöyle yıldız olmalı, böyle olmalı. şu kadar gezegen vardır, bu kadar canlı olabilir. hepsi lagaluga işte. belli bir perspektif veremiyor.

.üstelik en önemlisi zaman olarak hepsi yok olmuş gitmiş olabilir. böyle bir şans da var derken diğer laflar kendi kendini çürütmüş oluyor. bu yüzden de boşa iş yaptığını anlatıyor ama diğer taraftan bu koskoca evrende yalnız olamayız haykırışı var gibi, o açıdan biraz empati yaptım.

.ha sanki evren ona bakmamızla değer kazanıyor gibi bir hissiyatla söylemiş. eğer evrende tek bilinçli varlıklarsak o halde onu keşfetmeliyiz diye resmen iman tazeledi. bir miktar alık bir bakış açısı ama allah affetsin işte.

.evrim meselesi, ökaryot hücrelerin birleşmesi mevzusunu anlattı iyi güzel ama diyor ki bu çok nadir bir olay, eğer bu kadar nadirse bulunan onca yaşama uygun gezegende canlılık olmayabilir, en azından sadece tek hücreli olabilir diyor.

.yani alttan üste ihtimaller iyice azalıyor. prokarkoyttan ökaryota geçişte çok düşük ihtimaller varmış, sonra hadi çoğaldılar diyelim zeka formları olarak da büyük açmazlar var diyor. madem o kadar zeki canlılar var niye karşılaşmıyoruz diye de demeden edemiyor. iyice sıçıyor sıvıyor yani.

.tabii işte uygarlıkların ömrü meselesinde kendini kitliyor. bunun için de galaspagos örneği güzeldi, adamlar bin yılda adanın tüm kaynaklarını yiyip bitirip kendilerini tüketmişler. bir ara bir gemi gelmiş bunların olduğunu keşfetmiş, aradan otuz yıl mı ne geçmiş, tekrar gelmişler adaya bakmışlar kimsecikler yok, kendi çapında gizemli ama herhalde kıtlıktır, savaştır derken insan bitmiş abi.

--- spoiler ---