23 Mart 2015

The Water Diviner


yarım yamalak olmuş sanki, russell abimize göz aşinalığı mıdır nedir? bir normal oynayan oymuş da diğerleri çakma olmuş gibi geldi. yılmaz erdoğan da iyidi ama diğerleri hep eğreti geldi. hele hele cem yılmaz abimiz, şaka gibi olmuş. yan karakter üstüne oturmamış, şaka da ettirelim demişler herhalde. önceki filmden şarkı söyletme muhabbetini de almışlar öyle ortaya karışık bir şey işte. baba oğul muhabbeti iyidir ama savaş filmi midir? ondan biraz şüphe ettim. çanakkale savaşının çok kısıtlı bir anı, kısıtlı bir hikayesi konu edinmiş, hepsini anlatacağız dememişler ama en azından büyük resme göndermeli bir görüntü falan ekleseler iyimiş. gerisi vasat düzeydeydi işte.

--- spoiler ---

.en kıl kaptığım olay bir aşk hikayesi yamama zorunluluğu, adam karısını kaybetmiş çocuklarını arıyor geliyor istanbula, kocası yeni ölmüş süt gibi karıyı buluyor. olaya gel... arkadaki hikaye olarak bunu işlemeleri güzel olmadı.

.yunanları gerçek kötü göstermişler, ingilizce yarı kötü, türkler fena gösterilmemiş. anzaklar kendilerini sorgular modda, kafalar karışık olunca ortaya karışık bir hikaye çıkmış herhalde.

.abimiz kuyu kazarak başlıyor filme, bir insan o kuyuyu kazabiliyor muymuş? neyse buluyor suyu seviniyor ama karısı suyu bulabiliyorsun ama çocuklarını bulamıyorsun diye gidiyor kendini öldürüyor hehe, buralar falan zaten hikayenin zorlama kısımları imiş.

.gerçek olaydan esinlenme derken ne kadar esinlendiniz abi diye sormak istedim. neyse abimiz 3 aylık yolculuk ardından istanbula geliyor, kalacak yer için veledin teki dadanıyor buna, alman yok diyerek (bir sürü alman göndermesi var) otellerini pazarlıyorlar. derken hatunla tanışmalar falan filan oluyor.

.ingiliz büyükelçiliğine gidiyor, çanakkale için izin alamıyor ama balıkçılara para vererek çanakkaleye geliyor, eliyle koymuş gibi mezarlarını buluyor ama iki adet oğlan çıkıyor. üç adet oğlan olmalı, biri derviş olmuş. rüyalarına giriyor hehe.

.türkiye filmi yaptık neden mevlevi koymayalım demişler herhalde, esir kampına gitmiş. yaralıymış. kardeşleri için suçluluk duyuyormuş falanmış filanmış. hasan bey ve cemal bey yunanlarla savaşmak için afyon dolaylarına gidiyorlar. yanlarına russell abimizi de alıyorlar. trene pusu kuruluyor. keklik gibi avlanıyorlar. cemal bey ölüyor hehe, olmamış be abi işte...

.neyse gidiyor oğlunu buluyor, dönmeyecekmiş gibi yapıp dönüyorlar. yunan saldırısından kaçıp tekrar karının yanına dönüyor. kahveyi de bol şekerli içinde adama bir hal geliyor ve dikeliyor, film bitiyor. 35 milyon ölü ve 8 milyon kayıptan bahsediyorlar bu dikelmiş hale, pek de samimi gelmiyor insana tabi.

.filmin ingilizcesini türkçesinden daha iyi anladım nerdeyse, hele oyunculara türkçe mi konuşturmuş? silah zoruyla yaptırmış gibi, düblaj ise çok başarısız olmuş. dudaklar falan arada kaçıyor muydu neydi? çok takip edemedim ama hiç olmamış. kimse de dememiş mi ülen şaka gibi duyuluyor bu ne falan diye. hadi olga hanfendiyi anladık da amca karakteri ve velede ne oluyor? onların türkçesi niye kırık arkadaş? yine de türkçe konuşturduğuna mı şükretmeliyiz bilemedim.

.neyse böyle de bir film geldi geçti işte. pek bir olay yarattıydı ama yapım olarak o kadar da büyük bir iş değilimiş, savaş sahneleri çok sınırlıydı. memleketlerinde toz fırtınası sahnesi bile savaş sahnesinden heyecanlıydı, o derece yani.

.ha bir de üç oğlun kahraman gibi savaşıp cepheye girip türk askerlerinin kafasını taşla ezmeleri var ki çok acayip tabi... savaşta her şey olur da o ne lan? nasıl tarafsız filmmiş? biz de onları öldürdük, esir almadık falan diyorlar ama türkler yaralıyı esir almış mesela? bir de 2bine 7bin gibi bir rakam var. resmen adamlar biçmiş, ayıp olmuş. savaşın havasına kaptıran babayı, haçla yere yıkan cem yılmaz da fena görüntü değildi hani.

--- spoiler ---