23 Ağustos 2016

Pleasantville


sonunu felsefenin dibine vurdursalar pek tatlı olacakmış, onun yerine amerikan goygoyu yapalım demişler herhalde. insan hayatı, tercihler, özgürlükler gibi güzel konulara girelim demişler, hem de bunu pek tatlı bir senaryo ile yapalım demişler. sonuna kadar güzel gidiyor ama işte dediğim gibi sonundan çok memnun kalmadım. öyle arada gülümseten tatlı, hafif düşüncelere sevk eden güzel görüntüleri olan bir film imiş. 98 yılına göre de güzel olmuş, şimdi izlemesi de sıkmadı. insanların konuşmaları garipti (normal hayat olarak gösterdiklerinin bile) kısmen renksiz çekimli filmlerin listesine eklemem gerek. akılda kalan bir müziği yok ama arada çalanlar hoştu.

--- spoiler ---

.normal hayat yaşayan bir velet, dizi tutkunu biri. filmin adı da dizinin kendisi. kız kardeşi de aşüfte bir tip. ana baba pek oralarda değil, dizi maratonu olacağı gece zaten evde olmayacaklar. biri dizi izlemeye oturacak, diğeri de kafaladığı erkek ile mtv izleyecek. olaylar böyle başlıyor. tartışıyorlar, kumanda kırılıyor ve tv tamircisi amcamız kapıda beliriyor.

.yeni gelen kumanda ile tv dünyasına geçiyorlar. ilkin renksiz dünya, şaşırmaları ve dizinin içinde oynamaları hoştu. sonra dizi karakterleri ile etkileşime girmeleri, karakterlerin pek bir şey bilmemeleri, farklı bir evren modeli şeklinde yine tatlıydı.

.seks ile açılması garipti, dizide korumalı seks var, tek yatakta yatıyor herkesler. yanaktan öpüşerek ve el tutarak çoğalıyorlar herhalde. aşüfte kız ile olayların başlaması biraz kötüydü aslında ama işte demek mevzu bu kadar derin. gidiyor yakışıklı oğlan ile fingirdeşiyor ve gül kırmızı oluyor.

.renksiz dizi dünyasının kasabası renklenmeye başlıyor. sonra kızcağız diyor herkeslerden katbekat seks yaptım niye renklenmiyorum diyor, demek dimağı boş kalmış kendisinin. kitaplar okuyunca rengi geliyor.

.dizi evreninde kitapların olmayışı da iyidi. kitap var ama içleri boş. bu tiplerin hatırladığı kitaplar doluyor. okuyanlar renkleniyor, aşıklar tepesinde sevişenler renkleniyor. mastürbasyon yapan anne karakteri de renkleniyor. hayatını sorgulayan renkleniyor.

.bu sürede kafayı yiyenler, ev yapmayan ev hanımları. ütüyü gömlekte unutanlar, belediye başkanı eşliğinde örgütleniyorlar. ilkin hamburgerci abimizin dükkanını yıkmaları ile başlıyordu olaylar. sonra kurallar koyalım kibar olalım diyorlar zaten plezıntların kasabası olmalı, birden böyle coşmaları abartı idi.

.derken sanatı, renkleri, müziği yasaklıyorlar. işte film burada kopuyor. bu yasaklama olayı daha iyi olabilirdi. renksiz kalmayı becerenler olabilirdi ya da elemanın savunması daha iyi bir savunma olabilirdi. kendisini terk etmiş kadına sevgisini gözyaşları ile gösteren babasını renklendirerek savunmasını yapıyor. liderliği oynayan belediye başkanını sinirlendirerek renklendiriyor. herkesin içinde bir şeyler var diyor da işte halen renklenmemişlerin daha derinlerde olması, mevcut hayatlarını devam ettirmek istemeleri düşünülse çok tatlı olurmuş. çok çabuk bitiyor renksizlik olayı. kasaba renkleniyor.

.ve eleman gerçek dünyaya dönüyor. kırk yaşına gelmiş yalnız kalmış annesinin akmış makyajlarını siliyor, doğru hayat yoktur belki demeye getiriyorlar ve öyle bitiyor. daha fazlasını beklemiştim ama işte bitti gitti, akılda kalıcıydı, hoştu.

--- spoiler ---