28 Temmuz 2013

Oblivion


kıyamet sonrası dünya görüntüleri için bile izlenebilir aslında, diğer görüntüleri aksiyon sahneleri falan da iyi haliyle. içime sinmeyen kısımları daha çok senaryosu ve sanki hani mutlaka olması gereken bir şeylere göre sonun tekrar düzenlenmiş olması idi. tabi bilim-kurgu'nun bilmi açısından da aksayan yönler var idi sanki. uzaylı, işgalli film isteniyorsa iki saatlik bir süresiyle iş görüyor. müzikler görüntünün gerisinde kalmış ama kötü sayılmaz.

--- spoiler ---

.haliyle itirazım olan noktalar var. şimdi bu yüksek teknolojili uzaylılarımız nasıl dünya yörüngesindeki uyku modulünü bulamazlar? klonların hafızası nasıl olabilir? nasıl bir klonlama tekniğidir ki beyin kıvrımlarını da mı klonluyor? bu normal klon meselesi ile hiç örtüşmüyor malesef. neden mutlu son olmak zorunda? tamam tam mutlu değil ama sonuna kadar çok daha iyi gelmiş idi. bomba patladı, ölmek için en güzel şekilde öldüler ama o da nesi? bir diğer klon daha aydınlanmış. gelmiş çocuk babasız büyümesin diye herhalde.

.bizim jack'in özel olduğundan bahsettiği sahneler de anlamsızlaşıyor böylelikle. 60 yılda bir olan sevgili 49 numara yerine 52 numara geçmiş oluyor. ha bu onu görünce aydınlandı falan desen, binlerce jack'i dünya üzerine salınca hiç mi biri birbirini görmedi diye sorarlar. üstelik kulelerden de bir sürü olmalı, daha bir sürü jack olmalı yani.

.bunlar haricinde bir itirazım yoktur filme, hele keşfe giden astronotu türünün en iyi örneği diye alıp çoğaltma fikri güzel, bununla dünyayı ele geçirme fikri de güzel. itirazım bitti dedim ama dünyaya suyu emmek için gelmek ya da kaynaklarını tüketmek için gelmek saçma diyordu geçen izlediğim bir belgesel. ulan dünyadan daha fazla suyu olan, sadece su olan gezegenler var. sadece elmas olan gezegen var, sadece enerji (metandır ottur boktur) bir sürü yer var. hele titan dediklerine yok artık daha neler, orada metan yağmurları var dediydim.

.sonuçta ilk anlatılan hikayede bir bit yeniği olduğu belli oluyor. bir nevi moon filmini andırıyor bu klon meselesi ve klonun tekinin olaylarının farkında olması meselesi ile birlikte düşününce. o filmdeki hava daha iyidi sanki, daha düşük bütçe ama hani klasik bir sona bağlayalım diye kasmadan güzel güzel yapmışlar idi.

.neyse ne diyordum, yıl 2077'de başlıyor film. 2017 civarlarında uzaylılar gelmiş, ortalığı toz duman etmiş. düyayı insan klonları ile ele geçirmişler, ikinci aşamasında da kaynaklarını yine insan klonları vasıtası ile emiyorlarmış. tabi nasıl bir teknoloji ya da su kaynağı ise 60 yıldır bitmiyor hehe.

.işte bu durumlar içinde sevgili 49 numara jack'imiz hafızasından kesitler görür ve direnen insanların düşürdüğü uyku modülündeki eski karısını kurtarmayı başarır. hepsi de üstüste gelir. morgan abi bu model jackin farklı olduğunu anlar, onun vasıtası ile uzaylı komuta merkezini patlatma planı yapar. önce kaçırır anlatır ama bir fayda etmez, sonra herşeyin bir komplo olduğunu kendi gözleri ile görür ve aydınlanır sevgili jack...

.bu noktadan sonra uzaylı merkezini imha etmek kalmıştır. karısını paketliyor gibi yapar, karısını ve izleyicileri kandırır. morgan abiyi bomba ile paketler ve sally dedikleri uzaylı beyni ile güzel bir dialog eşliğinde havaya uçarlar. ben seni yarattım, ben senin tanrınım der sally. jack'de ne dese beğenirsiniz, fok you... (sözü tüketmiş belli)

.buraya kadar 7 puanlık bir film iken, allah kahretmesin ki 52 numaralı jack'de aydınlanma yaşar ve göl evine gelir. sonsuza kadar mutlu yaşarlar...

--- spoiler ---