12 Haziran 2015

Remember the Titans


böyle çalışmalı kazanmalı filmlerden, efsaneler, gerçek hayatlar falan izlemesi güzel ama artık 2000 yılı filmleri de eski filmler gibi hissettiriyor. yakın çekim yüzler, konuşana dönen kameralar, hiç takılmadan yaşanan dialoglar... bunlar haricinde vakti zamanında amerikanın zenci beyaz muhabbeti vardı bolca, zenci de olsa insan insandır diyorlar. adamlar meselelerini filmler ve amerikan futbolu ile çözmüş gibi ama hala zenci boğan polisleri falan var. antremanlar, bağırış çağırışlar ve tabii koçluk meselesi için hoş bir film olmuş. siyasi kısımlarına da insan sempati duyuyor ama bir yere kadar tabii. müzikleri, zamanın müziklerinden yapalım dedikleri kısmları iyi, standart müzik bastıkları yerlerde pek iyi olmamış.

--- spoiler ---

.zenci bir soyguncuyu vuran market sahibinin kızıştırdığı ortamla açıyorlar filmi. beyaz koçu ve beyazlardan oluşan amerikan futbol takımı olan bir okula siyah koç ve siyah öğrenciler naklediyorlar. böyle bir kaynaşma programı herhalde.

.beyaz koç işinden oluyor ama diğerlerinin de baskılı desteği ile zenci koçun yardımcısı oluyor. hep birlikte kampa giriyorlar. filmin kamp kısımları iyidi, anancılık kısımları komikti. güldüren yerleri falan vardı böyle, zaten genç tiplerin çoğunu daha sonra komedi dizilerinde falan gördük. scrubs, my name is earl falan filan işte hepsi tanıdık tip nerdeyse.

.zenci koçumuz zaten denzel abimiz, hırslı bir koç. eşitlikten yana ama hepsinin canını okuyor. kaynaştırmak için de birbirlerini tanıyana kadar fazla antreman yaptıracağını söylüyor mesela. adamda taktik bitmiyor ama işe de yarıyor. kamp dönüşü hepsi kardeş oluyor.

.çatışan iki farklı renk alfa arkadaş oluyor. derken dünyanın haline bakıyorlar yine geriliyorlar. araları bozuluyor gibi olacakken yine toparlıyorlar. insanlar da bu takımın sinerjisinden etkilenip ırkçılığı biraz bırakıyor. yani filmin abartmasıdır herhalde bu kadar etkisi varsa adamlara helal olasun artık ne diyeyim bilmiyorum.

.eyalet şampiyonluk maçına kadar her şey iyi gidiyor. derken beyaz alfamız, kaptanımız hiç olmayan bir araba kazasında felç oluyor. herkes üzüntü içersinde. arkadaş olduğu zenci alfamız gözyaşları içinde kalıyor falan ne bileyim insan hüzünleniyor da çok mu abartmışlar ülen diye de endişe ediyor.

.elemanın yokluğunda son maçta biraz zorlanıyorlar ama iki koçun birlikte çalışmaları, taktiklerine dikkat etmeleriyle falan güzel bir galibiyet kazanıyorlar ve herkesin daha sonra ne yaptığının bilgileriyle de film bitiyor.

.kaptan niye 10 yıl sonra ölmüş onu demediler sanki, adamın ömrü pek uzun olmuyor. diğerleri bir şekilde hayatlarına devam ediyorlar. efsane oluyorlar ve isimlerine film çekiliyor işte daha ne olsun?

.şu amerikan futbol kurallarını da bir türlü tam öğrenemedim. zaten pek geniş açı da yoktu, birbirini yıkan adamlardan başka bir şey görülmüyor maç sahnelerinde, bildiğim bir iki kuralla da işte ancak anladığım kadar oldu. yapacak bir şey yok.

--- spoiler ---