1 Ekim 2012

The Woman in Black


baya bir vakit kaybı film, tavsiye edilmez. ne tam korkutuyor, ne geriyor, ne doğru düzgün bir senaryosu var. hayri poter emminin büyümüş hali, devamlı tam ekran suratını görüyoruz. kalın kaşlarına kurban olduğum aktristler listesi yaparsam bu elemanı da alacağım. öyle işte, ortamlar fena değil, köpekler hoş, müzikler idare eder. her şeyi standart korku filmi. sonu da tahmin ediliyor. sisli çekimlerde, bir kaç yerde oyuncular havada duruyor gibi, oturmamış. ne bileyim işte sıkıntısı var bir sürü. kaybedecek vaktim vardı bir sürü, kayboldu bin şükür.

--- spoiler ---

.şimdi bir resim var, kadın çocuk ve pencerede ruhumsu bir şey. o ana mı? ana ise nasıl ruh? çocuk hala hayatta falan bu kısmı anlamadım hiç bir kere. yanlış anlamış olmalıyım bu kadar da saçma sapan bir iş olmaz her halde.

.neyse işte kadının tekinin (siyahlı kadıncağız) çocuğunu alıyorlar. bir gün bataklığa saplanıyor at arabası ve ölüyor. diğerleri kurtuluyor. kadın da kendini asıyor ama ruh olarak intikam alıyor kasabanın çocukları kendilerini öldürüyor. olay bu. her halde benzeri otuz-kırk tane film vardır.

.ha sonunda ne oluyor, kurtulduk sanıyor ki bu da yapıldı. evladı geliyor ki niye geliyor o kısmı da anlamadım, geldiği gibi dönelim derken trenin altına atlıyor. kurtarmaya bizim eleman da atlıyor. hep birlikte hakkın rahmetine kavuşuyor ve çocuğunu doğururken ölmüş anasıyla birlikte (hep birlikte) sislerde kayboluyorlar. mutsuz+mutlu son gibi işte.

.arka hikayesi, yok vasiyettir, yok evin satılmasıdır yok ottur yok boktur. hepsi çakma saçma sapan a... üstüne bir de çok pozitivist ama yardım sever bir amca buna devamlı yardım ediyor niyeyse. bir tanesinin açıklaması yok, karısı kafayı sıyırmış köpekleri beşiğe yatırıyor o kısmı iyi hehe. neyse çok gereksiz bir film.

--- spoiler ---