18 Nisan 2017

The King's Speech


film çıktığından bu yana izleyeyim şunu bir ara diyordum, erteliyordum. ertelediğim kadar varmış aslında. tamam kötü film değil, akıcı, heyecanlı, eğlenceli, dramlı falan filan ama sonunda insan bir şeyler bekliyor. bu mudur diyor? müzikleri standart basmışlar, öyle dramatik minik melodiler şeklinde, aile filmlerinde olan cinsten. görüntülerde de haliyle bir özellik yoktu, iyidi hoştu. ingiltere işte. senaryo desen biyografi ile bağlı. bir tek konuşma terapisti abimiz, sevgili shine abimiz iyidi, harikaydı. diğerleri vasattı. kekeme rolünü herhalde iyi oynamış, ona lafım yok ama çok da bir şey vermediler. sekizlik bir film olunca şöyle hayata dair bir şeyler alalım istedik, bir şey alamadık. pis kibirli ingilizlerin hallerini gördük.

--- spoiler ---

.belki verilen tek mesaj terapist abimizin eşitler olması meselesiydi. mekanında eşitiz dedi, sonra diğer taraflarda da eşit gibi davrandı. bir bakmışsın en iyi arkadaş olmuşlar, sonsuza kadar da mutlu yaşamışlar. hikayesi öyle bitti en azından.

.hani bu kadar tantana oldu, kalabalık karşısında konuşsun değil mi? tam olarak öyle olmadı işte. sadece radyo yayınları içinmiş. savaş zamanı belki çok lazımdı, çok gerekliydi. kahraman oldular belki ama adamın yaptığı tek şey bu.

.zaten arada isyan ediyor hiçbir gücüm yok diye. yani demokrasi geldi, krallık göstermelik kaldı. ona yapacak bir şey var mı? bir sıkıntısı varsa geri alsın devrimleri. muassır medeniyetler seviyesinden gelsinler geri.

.neyse işte film sıkıntıya düşen kraliyet ailesinin ferdinin meselesiydi. ilk hovarda abisi kral oldu ama beceremedi. boşanmış kadın ile evlilik kabul etmiyorlarmış. adam kadın için krallıktan vazgeçti. en azından ondan bir şey üretmediler. kadın güvenilmez falan diyorlardı. sadece radyo dinlerken gösterdiler.

.korkması, terapistin bu krala yaklaşımı, dansları falan güzeldi. çalışmaların neye ne kadar faydası oldu? onu çok tespit edemedik. bir kaç kez bıraktı geri geldi. benim babam kral sen kimsin trbini attı gitti. geri özür bile dilemedi.

.derken savaş geldi kapıya konuşma yapması gerekiyor, ona çok uzun süre çalışırlar dedik ama kısa sürede hallettiler, az biraz geliştiriyordu ama son denemesi bile tam olmamıştı. nasıl becerdi o kadar onu anlamak mümkün değil. konuşma yaparken araya "fuck fuck fuck" diye karşısında sessizce söylemesine güldüm. shine abimiz yine göz doldurdu. adam karakter oyuncusu vesselam. şimdi baktım da yardımcı erkek oyuncu ve erkek oyuncu oskarlarını falan da kazanmış. kekeme rolüne vermişlerdir de shine abimize laf yok.

--- spoiler ---