6 Ocak 2014

Prisoners


film iki buçuk saat falan sürüyor ama kendini izletiyor. görüntüler yerinde, müzik yerinde öyle güzelce bir polisiye iş yapmışlar. ağır dramlar ve inanç sorguları meseleleri de var bolca. bazı yerler tahmin edilebiliyor, bazı yerler pat diye oluyor. pek anlamlandıramadığım kısımlar da var ama yine de kötü gelmedi toplamda. tanıdık oyuncularımız da mevcut. izlenebilir filmlerden kendileri. filmin sonu akışı kadar iyi gelmedi bu arada bana...

--- spoiler ---

.evlat acısı meselesi filmden net hissediliyor. bu konudaki listeye eklenmeli, böyle çok vurucu sahneleri yok. yok artık bu da mı olur diyemiyor insan. üstüne işkence meseleleri için sadece soğuk su, sıcak su olayına geçince kan gövdeyi götürmüyor artık.

.neyse asıl olay bu yenge tipinin vakti zamanında oğulları ölünce allahı şaşırıp milletin çocuklarını kaçırdıktan sonra diğer insanların allahı şaşırmalarını sağlamaları imiş. fena bir olay değil. bir nevi intikam gibi bir şey.

.eksik yönlere gelirsek, bu esas olayların arkasındaki adam günah çıkarırken karısından bahsetmez mi mesela hiç? oradan başlıyor olay. bu angut oğlan bu kadar mı az konuşabiliyor? hani bir aşamadan sonra elemanın alakası olmadığı anlaşıldı ama o şüpheli lafları niye etti? bir kaç kelime konuşabilen biri gidip şarkı söyleyebilir mi? nasıl bir kafa çarpmasıdır bunlar? neyin nereye gideceğini bilmeden kızları görmüş olduğunu ve bunu belirttiğini anlıyoruz ama yine de hani biraz gerilim ve şaşırtmaca olarak kullanılmışlık hissi veriyor insana.

.sonra zenci yavrucak kurtulması meselesi ne alaka? adama niye sen de ordaydın dedi? diye sorar iken görüntüden ulan bu adam konuşurken kız ilaçlı olarak bunu gördü de oradan diye bir şimşek çaktı bak şimdi. adam da ondan koştu gitti tabi yengeye. ha tabi labirentleri tamamlayanları cidden salıyorlar mıymış? diye de sormak istiyorum şimdi.

.bu kadar cinayetleri işlemiş sevgili yenge de son cinayeti neden işleyemedi? neden dedektif gelince savmadı başından? onu pek anlayamadım. son kısmı biraz aceleye getirmiş gibi olmuşlar tabi o kadar saatten sonra bağlayalım artık demişler. bir de mutlu son baskısı ile yapılmış gibiydi. hatta sonun da sonu adamın düdükle çağırması da aynı muhabbet idi.

--- spoiler ---