15 Ağustos 2012

The Raven


Edgar Allan Poe, kimdir necidir bilmem. altyazıda mı bir sorun vardı benim mi algım düşüktü onu da bilemedim ama lafların %30 civarı öyle boşa söylenmiş gibi gitti diyebilirim. pek bir beklenti ile değil vakit öldürmek için fena gitmiyor, fazla sıkmıyor ve sonu güzel. seri katiller, dahiler, sanatçılar falan derken bitiyor film. bol kesik vücutlar da var tabi.

--- spoiler ---

.amcanın gözler görmez kafa dumanlı iken tabuttan çıkarıp bir de yukarı taşıması falan iman gücü ile ilgili herhalde.

.yavuklusu için hayatından vaz geçmesi ve bunu öncesinde hikaye olarak anlatması falan güzel düşünceler tabi, sevgili seri katilimizi tipini, tribini kutlamak lazım belki ama çok fazla da bir şey olduğu yok aslında. bütün film bundan ibaret.

.müfettiş, detektif neyse işte o amcam da pek yetersiz geldi, iki oturaklı karakter katılmasından mütevellit bir mevlüt okutsalarmış iyi olacakmış diyorum neyse öyle işte. 

.esas kızımız pek hoşlar, sonunda ölmemeleri de hoş aslında kötümser bitirmiyor bir bakıma. amcanın fedakarlıkları ile bitiriyor. bir de sayıklayana kadar yazar amcanın iki dakka bir not bırakması da iyi olurdu sonuna.

.neyse özetlemek gerekirse, parasız kaldırım yazarı-şairi olan bir tip tanıtılıyor en başta. gazeteler yazılarını basmıyor, kimse bunu sallamıyor falan. bir gün cinayet işleniyor ve tam da bu elemanın yazdığı bir hikayede anlatıldığı gibi, gizem burda başlıyor.

.sonra bu elemanın yavuklusuna dadanıyor ve yazarımızı üretkenliğe zorluyor, ip uçları kim öle kim kala, koşturmaca bir mümayiş devam ediyor öyle. arada geriyor tabi, katil kim diye tahminler yaparken de asıl amacı son hikayesini yazdırmak olduğu anlaşılan katilimiz ile bir muhabbet edip film bitiyor. böyle işte.

--- spoiler ---