29 Kasım 2014

The Sacrament


sadece gerilim filmi, korku falan değil. bir miktar dramatik de olabilir ama iyi ki çok abartmadılar dramları. amerikalı çılgın tarikatlara ilişkin bir film olmuş. kameranın filmin içinde olduğu filmlerden. belgesel yapalım diye yola çıkıyorlar ve film oluyor. tabi bir noktadan sonra yine niye kamera kaydediyor ulan diye insan soruyor, pek güzel kıvıramamışlar meseleyi bu açıdan. sonlara doğru bir miktar saçmalıyorlar. tarikat olayı zaten saçma bir tavır sergiliyor ama tek tek olaylar da saçma olmaya başlıyor. hani yine de ilginç ama pek fazla bir şey de beklememek lazım filmden.

--- spoiler ---

.kaçanları vurmaları saçma geldi bana, kendi kafasına sıkması da saçmaydı. kadının kendini yakması ise en saçma sapan işti. lan niye yakıyorsun kendini? ilaç iç geber, nedir zorun?

.neden intihar ettiler peki? belgeselcileri öldürsek bile peşlerinden adam gelir, bizi yerle bir ederler falan diye. böyle kafa mı olur? hani silahla dirensinler demiyoruz bu pasifist arkadaşlara ama en azından son noktaya kadar bekleyeydiniz? belki arkalarından arayan çıkmazdı? belki başka bir şey olurdu?

.şişko liderin canı sıkılmış herkesi öldürmüş gibi geldi bana film. durduk yere insanları toparlıyor ve hazırladıkları iksiri içirtiyor. buna benzer bir şey izlemiştim ya da duymuştum. o çılgın beyin yıkama havasını pek iyi yansıtamadılar. zaten karşı çıkan falan da oluyor ama neden işte?

.nedeni düzgün açıklayabilseler, bir miktar o çılgın havaya sokabilseler pek tatlı olacakmış ama böyle çok eğreti durmuş. toplu intihar bir gösteri ise tam gerçekleştiremedi. kendi kafasını silahla uçurması da pasifistliğe yakışmadı.

.kameraman kamera ile kaçıyor, silah atışından sonra insan kamerayı falan düşünmez topuklar arkadaşım. bu tarz filmlerdeki en büyük sorunsal bu. bazıları bir şekilde yapıyor da bazıları bunu çekmemiz gerek, hikayenin duyulması gerek gibi saçma bir şekilde açıklamaya çalışıyor. ne hikayesi? ne duyulması? hayat memat meselesi, topuklarsın. bu kadar basit.

.röportaj kısmının daha çarpıcı olmasını bekledim, korku filmi diye izlemeye başlayınca her an bir şeyler olacak diye umdum, umduğumu bulamadım. küçük kız olayını korkuya çevirecekler sandım ama anası sonunda boğazını kesti. lan niye kestin? herkes mi kafayı yedi? onlar öldürecek diye insan boğazını keser mi? nedir manası anlamadım. filmin kafası bir güzel hakkaten, zaten bir sürü prova yapmışlar. kaçmaya çalışan olursa başlarına ne geleceğini kestirmeleri gerekirdi.

.mahkumsanız mahkumsunuz, baştan böyle bir saçmalık içine giriyorsan sonuna kadar kalacaksın, al işte çıkmaya çalıştın iyi mi oldu? herkes öldü? bunu belgeselcilere ya da dış dünyaya bağlamak yerine salak ana ve kızına bağlamak gerekiyor. en azından film buna bağlıyor ama güya mesaj vermeye çalıştı. hiç olmadı yani.

--- spoiler ---