1 Temmuz 2016

Hector and the Search for Happiness


kendi çapında tatlı bir iş olmuş, sonunu klasik romantik film bitişine bağlamasalardı iyidi ama yine de insan bir tatlı hoş hissediyor. başroldeki komikli ingiliz abimizin konuşma tarzı bile gülümsetiyor insanı ama ağır komik işler yok. ortada dönen muhabbetler hoş, bir de bunu macera ile süsleyelim demişler. izlemesi kolay bir film olmuş işte böyle. devamlı bir hayali köpek arkadaşı var, ona selam ederim. bir de çizim efektlerini falan bol kullanmışlar, mesela tibetin çatılarındaki çekim falan hoştu. müzikler zaten komple iyidi, hoştu. öyle çerezlik tatlı bir film ihtiyacını karşılıyor.

--- spoiler ---

.pek düzenli bir çiftimizin hayatı ile başlıyoruz. bir adet psikiyatrist, bir adet ilaç mümessili gibi bir iş yapan hatun. bakıyoruz ikisi birbirine pek uyumlu ama adam arıza çıkartıyor. çorap çekmecesinde eski sevgilisinin fotoğrafı falan var. hastalarından etkilenerek pek de mutlu olmadığına karar kılıyor ve bir maceraya atılmaya karar veriyor.

.yollara düşüyor, ilk çine gidiyor. uçakta zengin bir tiple tanışıyor. adam bunu alemlere falan sokuyor. bir tane de genç çinli kız ayarlamış, bedava zannediyor. pezevengi gelince pek bir şok oluyor ama hayat kızına (lafa gel) pek müşfik davranınca kalbini falan kazanıyor. neyse ki seni bu hayattan kurtaracağım diyerek yeşilçam'a bağlamıyorlar.

.derken afrikaya gidiyor, orada da eski arkadaşı sınır tanımayan doktorlar gibi bir şey imiş herhalde. insanlara yardım ediyor. uçakta tatlı patates yahsini yapan kadın ile tanışıyor. her uçak yolculuğunda bir ahbap ediniyor. barda uyuşturucu ticareti yapan adamla tanışıyor, fransız kendisi tanıdık bir abimiz.

.her neyse işte nereye gitse üzerine güneşin batmadığı imparatorluğun diliyle karşılanıyor, pek seviliyor falan ama pataptes yahnisi kutlamasından dönüşte afrikalı teröristler bunu kaçırıyor. bir hayli meşakkat çektikten sonra uyuşturucu satıcısı abimizin kalemi yüzünden hayatını bağışlıyorlar, dönüyor yine yahni kutlamasına.

.tabii her olay karşısında elindeki not defterine çizimler yapıp notlar alıyor. mutluluk şudur budur tarzında betimlemeler ile geliyor. mutluluk iki kadını aynı anda sevmektir'in üzerini karalamış mesela. komik aslında baktığın zaman, arada mesaj vermeye çalışmışlar ama notlarından pek mesaj alamadık.

.derken eski kız arkadaşına geliyor, amerikalarda fotoğrafın çekildiği mekanda tekrar bir muhabbet. tutup bunla yeni baştan bir şeyler yaşamasını falan hiç beklemiyoruz. neyse ki kadın üçüncü çocuğuna hamile, havuzlu evi var ve kocasını pek seviyor. yine de muhabbetini yapmaktan geri durmuyorlar. hafif dramlı geçişler, şunlar bunlar derken mutluluğun kitabını yazmış abimize geliyoruz.

.kendisi tok sesli, seslendirme sanatçısı kıvamında bir abimiz. espirili bir sunum yapıyor. beyinde duyguların yerini bulmuş. mutluluk peşinde olmaktır ama mutluluğun peşinde olmamaktır gibi bir laf ediyor. eh bundan feyz alabilirsek aldık diyelim. derken bunları beyin dalgalarını görüntüledikleri odaya alıyor. ilk kadın, hemen duygularını analiz ediyor.

.sonra adam, ilk bakıyor beyin dalgalarına kendini geri tutuyor. bu nasıl bir yetişkin adam diyor. afrikadaki olayları falan aklına getiriyor. faresinin vurulduğu anlar, korkunun rengi yeşil. sonra sevgilisi arıyor ve konuşma esnasında aygıt kafasında tüm duyguları bir anda yaşadığı gözlemleniyor. maviler, yeşiller ve sarı ağırlıkta oluyor. hepsi bir bütüm mesajı çakıyorlar buralardan.

.derken skype ile tibetli abimizle görüşme yapıyor. mutlu olmak bir zorunluluktur dedirtiyor kendisine, böyle de ikinci mesajımızı alıyoruz. tabii para ile mutluluktan skype ile görüşme yapılan tibet meselelerinde de göndermeler seziyoruz.

.derken apar topar evine gidiyor, atlıyor yatağa, oradan hop evliliğe ve artık kravatını kendi bağlıyor. yetişkin mutlu mesut bir adam oluyor, sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar ve film bitiyor.

--- spoiler ---