14 Şubat 2016

Boksuneun naui geot


uzun zamandır güney korelilerden takılmıyordum da bu film hakkaten bir acayip. zaten oldboy'un yönetmeni imiş kendisi. hatta oldboy'dan önceki film imiş. anlatım olarak da değişik geldi. öyle sabit planları sevmem ama filmde sabit planlar güzel kullanılmış. kamera duruyor öyle ekranda bir acayiplikler oluyor. insan şaşırıyor. böyle umutsuz kara bir havası var ama bilmiyorum insan iyice psikopata mı bağlıyor? arada güldüm yani. bir iki yerinde mantığıma yatmadı olaylar ama onlar da hayatın içinde var diyelim hadi. müziklerin kullanımı da pek uygundu. adamlar uğraşmış yapmış işte. ben beğendim.

--- spoiler ---

.bir tane sağır dilsiz ama kafasını yeşile boyamış elemanın öyküsü ile başlıyor. ablasının böbrek yetmezliği var. bunun için mektup yazmış, onu radyoda okutuyor falan filan. kendi böbreğini vermek istiyor kanları uyuşmuyor. daha tersliklerin başlangıcı bu yani, filmde her şey ters gidiyor, ülen her şey mi bu kadar ters olabilir insan diyor ama olabilir hakkaten.

.neyse sonra eleman çıldırıyor, gidiyor organ mafyasına. böbreğini almalarına müsaade ediyor ve üstüne 10 milyon won (miktarı ve birimi doğru mu hatırladım bilmiyorum), o zamanın çok parası işte hehe. birikmiş paralarını veriyor mafyaya. mafya böbreğini alıyor gidiyor.

.yetmiyor bunlar. normal yollardan böbrek hemen bulunuyor ama bu sefer eldeki para yeterli gelmiyor, üstüne işten çıkarılmış da kalıyor öyle ortada. kız arkadaşı patronun kızını kaçıralım fidye isteyelim diyor ve bu olaya girişiyorlar.

.her şey güllük gülistanlık gidemez tabii, parayı falan alıp geliyor gelmesine. küçük kızı falan öpüyor sevinçle ama ablası banyoda intihar etmiş. giysilerini yıkarken cebinde bir şeyler buluyor. işi ile mi ilgili? organ için parayla mı ilgili? neyle ilgiliyse artık. öyle arada açıklamadan konuşulan ve gösterilen bölümler de çoktu ama kabaca anlaşılıyor işte. kız daha fazla yük olmak istemiyor.

.ablasının cesedini istediği gibi dereye gömüyor, nasıl istekse artık ama arabada hala velet var. bir kere niye gidip teslim etmiyorsun değil mi? hadi ben öyle teslim ettim demesen bile git doğru düzgün bir yere bırak ya da arabanın kapısını kitle. neyse velet arabadan çıkıyor, deredeki yıkık köprüden geçerken düşüyor ve ölüyor. buraları falan çok acayip çekmişler zaten. zihinsel özürlü bir tip arada dolaşıyor. kolyesini almaya çalışıyor. insan bir garip oluyor.

.küçük kız öldükten sonra zaten başlıyor intikam yarışları. küçük kızın babası (snowpiecer'da da oynamış) kafaları yiyor. intikam için polise tüm parasını veriyor. yeşil kafalının ablası küçük kızın çizdiği resme numarasını yazmıştı. oradan dairesini buluyorlar hemen. taşınmışlar tabii oradan ama garip bir tesadüf artık. yan daireden radyo sesleri geliyor. aynı radyo programı falan derken oradan yeni adreslerini buluyor. 

.o sırada bizim yeşil kafalı ve kız arkadaşı, ablasının intikamı için organ mafyasına gidiyor. kız gül vasıtası ile mafya ile görüşüp yerlerini öğreniyor. sonra yeşil kafalı filmin başından beri çalıştığı beyzbol sopası ile adamlara dalıyor. pek etkili sahnelerdi. kapıdan giriş, kafa patlatış. organ için gelenleri uyutup tecavüz etmeleri. böyle görüntü her şeyi göstermiyor ama yeterli düzeyde göstermiş. insan hayret ediyor. mafyanın anasını sona bırakıyor, o da neşterle hafif çiziyor oğlanı ama sonraki görüntüde ağlayarak kanlı bir şeyler yiyor. benim tahminim, artık hayal gücümüze mi bırakmışlar nedir? organ mafyasının böbreklerini çıkartmış yiyor. artık nasıl bir mesaj ise çok fena yani. 

.bu işler olduğu sırada evlat acısı çeken baba geliyor evlerini buluyor. yeşil kafalının kız arkadaşını yakalıyor bağlıyor. kulak memesini yalayarak elektrik veriyor yahu her sahnesi acayip de bu nedir diye insan gülüyor. yeşil kafalı nerde diye işkence falan yapıyor ama işte beklese gelecek işte değil mi? bu da pek mantığıma yatmadı. kızcağızı öldürüyor, elektrik vere vere, elektrikten altına kaçırıyor. gelen yemeği yiyor, hop karşıdan çişli kanlı bir şey geliyor falan. üstünü örtüyör devam ediyor. evladı öldükten sonra kafayı yiyor zaten belli. arada yemeği getiren tip de kaynamış, onu da öldürmüş.

.işler bittikten sonra yeşil kafalı geliyor, bakıyor ortalık karışık. çaktırmadan girmeye çalışırken polislerin kız arkadaşını götürdüğü asansörde karşılaşıyorlar. asansöre sığmadığı için sedyeyi dikiyorlar. hop kafa kısmı açılıyor, kız arkadaşını görüyor. bir yanı kanar iken elinden tutuyor falan böyle garip bir romantizm ile geçiyorlar bu kısmı, etkiliydi burası da...

.sonra intikam düelloları başlıyor. ikisi de birbinin evinde bekliyor. ilk pes eden yeşil kafalı oluyor. evine dönüyor. bakıyor evde adam uyuyor. ülen açık pencereden dalsana değil mi? kapıdan dalmaya karar veriyor. abimiz kapıya düzenek kurmuş. elektrik bağlamış, alıyor elektriği bayılıyor gidiyor. sonra bir miktar dövdükten sonra kızının öldüğü dereye getiriyor. elleri kolları bağlı, gözleri yaşlı, ağız burun dağılmış.

.senin iyi bir insan olduğunu biliyorum ama neden öldürmek zorunda olduğumu biliyorsun değil mi? diyor. garip bir sahne. sonra dalıyor suya elemanın aşil tendonları kesiyor. çok acayip hakkaten, sonra kızı gibi boğularak ölüyor. böylece intikamını tamamlıyor.

.adamı paketlerken araba geliyor, kim şimdi bu derken? polis mi falan filan diye düşünürken. yeşil kafalının solcu kız arkadaşının terörist arkadaşları imiş. işkence yaparken demişti buna beni öldürme yoksa gelir seni öldürürler diye. polis sonra bunların solcu ekibinden kimse yok diye geçiştirmişti ama hakkaten varmış. dört tane birbirinden psikopat tip geliyor, sigara içe içe adamı bıçak manyağı yapıyor, kalbine bildiri ya da mektubu artık neyi olduğunu açıklamadıkları bir kağıt parçasını saplayarak adamı öldürüp gidiyorlar. aslında tam ölmüyor, can çekişme bağırışları ile ekran kararıyor. cast üzerine akıyor. hafif müzik giriyor. değişik bitirmişler hakkaten.

.normal filmlere göre az konuşmalı idi, değişik akıyor. bir miktar sıkıyor aslında ama son olaylar pek vurucu olduğundan iyi toparlıyor. bu koreli adamların kafaları hakkaten arızalı. aniden seviştiriyorlar, aniden öldürüyorlar. öyle pek tahmin edilemez umutsuz bir film akıyor bitiyor. zaten umutsuz doktorları da iyidi. arada para için kendini kesen çalışanın ailesinin dramı da çok fenaydı mesela. toplu intihar mıydı? sobadan mıydı? yemekte öldüklerine göre sobadan falan zehirlenmişler, öyle fakirliğe ağır gönderme. kurtulan tek veledin sonunda ölmesi falan. ağırdı hakkaten.

--- spoiler ---